Mesajı Okuyun
Old 24-03-2008, 16:37   #3
TRINITY

 
Varsayılan

Alıntı:
Kanun No: 6762
Türk Ticaret Kanunu

Kabul Tarihi: 29.06.1956
R.G. Tarihi: 09.07.1956
R.G. No: 9353

3. Vadeden sonraki ciro:

Madde 602 - Vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun hükümlerini doğurur; şu kadar ki; ödenmeme protestosundan yahut bu protestonun tanzimi için muayyen olan müddetin geçmesinden sonra yapılan ciro ancak alacağın temliki hükümlerini meydana getirir.

Aksi sabit oluncaya kadar tarihsiz bir ciro protestonun tanzimi için muayyen olan müddetin geçmesinden önce yapılmış sayılır.

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 1986/5557
Karar: 1986/5962
Karar Tarihi: 14.11.1986

ÖZET: Davalının, davacıya ait bazı işleri takip ettiği ve ona yardım ve hizmet ettiği dosyada mevcut 4.4.1982 tarihli belge ile davalının sunduğu delil dosyasındaki belgelerden anlaşılmaktadır. 10 adet senedin arkalarında mevcut şerhle, senetlerdeki alacağın bütün sonuçları ile davalıya temlik edildiği yazılıdır. Belgede, icra takibinde esas borçlunun O. olduğu, davacı H 'nin ikinci derecede sorumlu bulunduğu, O'nın veya borcunun mevcut olmaması halinde H 'nin senetler bedelinden sorumlu olacağı iade olunmuştur. Davacının davalıya yaptığı temlikin ivazlı bir temlik olduğunun ve esas borçlu Osman'dan alacağın tahsil edilememesi halinde davacı Hediye'nin senet bedelleri tutarından sorumlu olacağının kabulü gerekir.


(6762 S. K. m. 169)

Dava: Hediye ile Salih arasında çıkan davadan dolayı (İzmir Sekizinci Asliye Hukuk hakimliği)nce verilen 28.11.1985 gün ve 130-814 sayılı hükmü onayan dairenin 20.05.1986 gün ve 1183-3065 sayılı ilamı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu gereği, konuşulup düşünüldü:

Davacı, herbiri (24.000) liralık 10 adet bonoyu tahsil edilmek üzere davalıya verdiğini, davalının bu bonolarla kötüniyetle kendisi hakkında takibe giriştiğini, tetkik merciince aleyhine karar verilmiş ise de, davalının sonradan bir alacağı olmadığına dair kendisine belge verdiğini öne sürerek, bu bonolarla borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davacının bazı işlerini takip etmesi sebebiyle hizmeti karşılığında kendisine verildiğini savunmuştur.

Mahkemece, davacının tahsil edilmek üzere senetleri davalıya verdiği kabul edilerek davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Davalının temyizi üzerine Dairemizce karar onanmıştır. Davalı, karar düzeltilmesi isteminde bulunmuştur.

Davacı davasında herbiri (24.000) lira değerindeki 10 adet bononun davalıya tahsil için verildiği ve davalıya borcu bulunmadığını ileri sürmüştür.

Davalı Salih, senet hamili olarak dava konusu senetlerle 982/5970 sayılı icra dosyasında, senetlerin borçlusu Osman ile senetlerin lehtarı olan davacı Hediye aleyhlerine icra takibine girişmiştir.

Her biri (24.000) lira bedelli 10 adet emre muharrer senedin tetkikinde, borçlusunun Osman ve lehtarının davacı Hediye, düzenleme tarihlerinin 18.12.1980, vade tarihlerinin 12.5.1981 ve onu takip eden aylar olduğu ve senet arkasında (bütün hukuki vecibeleriyle Salih'e temlik ettim, 20.9.1982) şerhinin bulunduğu, davacı Hediye tarafından bu şerhin altının imzalanmış olduğu görülmüştür.

Kambiyo hukuku hükümlerine göre vadeden sonraki tarihli bu şerh bir ciro niteliğinde olmayıp, alacağın temliki niteliğinde bulunmaktadır. Bu sebeple temlik eden davacı ile temellük eden davalı arasındaki uyuşmazlığın BK.nun 169. maddesi hükmü dairesinde çözümlenmesi gerekir.

Maddeye göre, alacağın temliki ivaz mukabilinde yapılmış ise, temlik eden kimse, temlik zamanında alacağının mevcut olduğunu garanti etmiş ve bu miktarı temellük edene karşı borçlanmış olur. Fakat ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun aczinden sorumlu değildir. Temlik bir ivaz ve karşılık almaksızın yapılmış ise temlik eden, alacağın mevcudiyetini dahi zamin olmaz ve bu borçtan dolayı temellük edene karşı sorumlu bulunmaz.

Davacı yargılama boyunca davalıya borcu olmadığını, senetleri tahsil için davalıya verdiğini ileri sürmüştür. Davalı ise, davacının bazı işlerini takip ettiğini, bir ücrete hak kazandığını, senetlerin bu ücretine karşılık kendisine verildiğini savunmuştur.

Davalının, davacıya ait bazı işleri takip ettiği ve ona yardım ve hizmet ettiği dosyada mevcut 4.4.1982 tarihli belge ile davalının sunduğu delil dosyasındaki belgelerden anlaşılmaktadır. 10 adet senedin arkalarında mevcut şerhle, senetlerdeki alacağın bütün sonuçları ile davalıya temlik edildiği yazılıdır. (19.10.1982) tarihli belgede, 1982/)5970 sayılı icra takibinde esas borçlunun Osman olduğu, davacı Hediye'nin ikinci derecede sorumlu bulunduğu, Osman'ın veya borcunun mevcut olmaması halinde Hediye'nin senetler bedelinden sorumlu olacağı iade olunmuştur.

Yine, dosyada mevcut 8.4.1983 günlü (talep) başlığını taşıyan belgede, dava konusu senetlerde yazılı alacağın bütün hukuki sonuçları ile davacı Hediye tarafından davalıya temlik edildiği belirtilmiştir.

Yine, 8.4.1983 günlü olup davalının imzasını taşıyan belgede (senetleri icra takibi için aldım..bana borçlu değildir) ibaresi mevcut ise de, senetler 18.12.1980 tarihli temlik şerhi ile davalıya verilmiş olup, yukarıda belirtilen belgelerle, senet konusu alacağın davalıya temlik edildiği anlaşıldığından, 8.4.1983 günlü son belge tarafların hukuki durumunu değiştirecek nitelikte görülmemiştir.

Açıklanan bu duruma göre, davacının davalıya yaptığı temlikin ivazlı bir temlik olduğunun ve esas borçlu Osman'dan alacağın tahsil edilememesi halinde davacı Hediye'nin senet bedelleri tutarından sorumlu olacağının kabulü gerekir.

Bu görüşün sonucu olarak, Hediye'nin açtığı menfi tespit davasının mahkemece, senetlerin tahsil edilmek üzere davalıya verildiği gerekçesiyle kabulü isabetli olmamış ve davalının onama kararının düzeltilmesi isteminin kabulü gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının karar düzeltilmesi talebinin kabulüne Dairemizin 10.5.1986 gün ve 1986/1183-3065 sayılı onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkemenin 28.11.1983 günlü kararının (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin ve temyiz ilam harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 14.11.1986 tarihinde oybirliği ile karar verildi. **

Sayın Meslektaşım,
Konuyla ilgili Yargıtay 12.HD 21/03/2006 tarih, 2006/3114-2006/5845 sayılı kararı gördüm dipnot olarak bende yok bulursanız sizin için daha aydınlatıcı olacaktır.
Saygılar...