Mesajı Okuyun
Old 31-08-2006, 19:57   #26
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Tartışmayı alevlendirelim Ölen her ne kadar kadar şoför değilse de benzer bir olayla ilgili bir Yargıtay kararı:

Alıntı:

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2892

K. 2004/3822

T. 5.4.2004

DAVA : Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe maruz kalan işçinin uğramış olduğu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Olay günü, davalı işverenin işçisi dava dışı Rıfat yönetimindeki davalı işverene ait D 0379 plaka sayılı kamyonun Mut istikametine doğru seyri sırasında, olay mahalli viraja geldiğinde uçuruma yuvarlanması ile kamyonda dökme çimento boşaltıcısı olarak bulunan davacı %100 oranında meslekte kazanma gücünü yitirmiş, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi'nin 29.9.2003 tarihli raporunda, kamyon sürücüsü Rıfat ın 100/100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, davalı şirketin iş kazası nedeni ile bir kusuru olmadığı, kusurun tamamen dava dışı Rıfat'a verildiği gerekçesi ile davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş ise de, varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Gerçekten, kendisine 100/100 oranında kusur izafe edilen dava dışı Rıfat'ın davalı işverenin işçisi olduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davalı işverenin Borçlar Kanunu'nun 55. maddesi uyarınca istihdam eden sıfatıyla sorumlu bulunduğu ortadadır. Ayrıca, 27.3.1957 gün, 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere istihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk "özen ve gözetim ödevinin" objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan "kusura" dayanmayan bir sorumluluktur. Zararın hizmet sırasında çalıştırılanın eylemi sonucunda meydana gelmesi yeterlidir.
Öte yandan, Mut Asliye Ceza Mahkemesi'nin 1998/61 Esas Sayılı dosyası içerisinde bulunan motorlu araç tescil belgesine göre, davalı "İŞVEREN"iş kazasına sebep olan kamyonun maliki olduğundan, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nün 3. maddesi gereğince "İŞLETEN" sıfatını taşıdığı da anlaşılmıştır. Aynı Kanunun 85/1. maddesinde ise, bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olması halinde motorlu aracın işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı hükmü öngörülmüştür. Anılan madde hükmüne göre, sorumluluk, motorlu taşıt aracının işletilmesine bağlanmıştır.İşletenin, aracın işletilmesinin sebep olduğu zararlardan doğan sorumluluğu, kusur sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen ödevinin ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu da değildir. Burada sorumluluğun temeli, işletme tehlikesi; türü ise tehlike esasına dayalı işletme sorumluluğudur. Bu itibarla işleten , hiçbir kusuru bulunmasa bile, aracın işletilmesinin sebep olduğu zararları tazmin etmek zorundadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.