Mesajı Okuyun
Old 30-08-2006, 17:29   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

HD 21, E: 2003/004144, K: 2003/004122, Tarih: 01.05.2003
[*]İŞE GİDERKEN GEÇİRİLEN SÜRENİN HİZMET SÜRESİNDEN SAYILMASI[*]TRAFİK KAZASININ İŞ KAZASI SAYILMASI[*]İŞVERENİN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER

İşe giderken geçirilen süre 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesi (e) fıkrası gereğince hizmet süresinden sayılacağından ve dava konusu olay işe giderken gerçekleşmiş olduğundan kazanın trafik-iş kazası olduğu ortadadır. Bu sebeple işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalıdır.

(506 s. SSK. m. 11) (1475 s. İş K. m. 73)

Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Demet Kurtuluş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR

Davacıların murisleri Abdullah M.'nin davalıya ait servis aracı ile işyerine giderken davalı araç şoförünün murisi uygun olmayan bir yerde indirmesi sonucu karşıdan karşıya geçerken 3. bir şahıs aracının çarpması sonucu ölümü üzerine mirasçıların maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.

Mahkemece kazanın oluşumunda servis araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından ayrıca kazanın servis aracı haricinde meydana gelmiş olmasından bahisle çalışma halinde oluşan bir kazadan söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya aykırıdır.

Yargılama esnasında dinlenilen tanık beyanlarından, olay öncesinde ve olay sırasında davacılar murisinin servis aracıyla işe giderken, servis aracının işçiyi işyerinin içine kadar götürmeyip, Erzurum-Ilıca karayolunun üzerinde bırakıp buradan 5-6 dakikalık yürüme yolu ile davalıya ait Şantiye'ye ulaştığı anlaşılmaktadır. Olay günüde işçinin yukarıda belirtildiği gibi servis aracından Erzurum-Ilıca yolu üzerinde bırakıldığı, işçinin davalıya ait şantiyeye gitmek üzere yolun sağından soluna geçerken yoldan geçen 3. şahsa ait bir aracın çarpması sonucu öldüğü anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, işe giderken geçirilen süre 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesi (e) fıkrası gereğince hizmet süresinden sayılacağından ve dava konusu olay işe giderken gerçekleşmiş olduğundan kazanın trafik-iş kazası olduğu ortadadır.

Öte yandan hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler İş Kanununun 73. maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 73. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

Yapılacak iş öncelikle iş kazasıyla ilgili SSK müfettiş raporu ile ekleri getirtilerek işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek verilen rapor ve dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek sonuca göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 1.5.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.