Mesajı Okuyun
Old 12-05-2007, 12:17   #12
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Konuyla ilgili Yargıtay’ın iki kararı var. Birincisinde işçi işe başlatma talebini iletir, işveren de gel başlar der fakat işçi başlamazsa işveren kıdem ve ihbardan sorumlu olur ancak boşta geçen süreye ilişkin ücret ödeme yükümlülüğü ile işe başlatmama tazminatından kurtulur dedi. Karşı oy yazısında ise Borçlar Kanunu’nun icap-kabul hükümleri uyarınca
işçinin davete uymaması halinde iş sözleşmesini kendisinin feshetmiş sayılması gerektiği söylendi. Sonuç olarak işverenin çağrısına rağmen işe başlamayan işçinin boşta geçen süreye ilişkin talepte bulunamayacağı kabul edildi. 370 sayılı genelgedeki düzenlemede bu şekilde.

Yargıtay bir diğer kararında ise işe iade davası sürerken işine çağrılan işçinin işe başlamaması nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiğini söyledi. Gerekçe olarak da bu halde işe iade talebinin samimi olmamasını gösterdi. Buradaki olgu ise “çağrıya rağmen işe gitmemek”.

Bu iki karara göre Yargıtay işe başlama talebinin samimi olması gerektiği görüşünde. Aksi halde işe iadenin nimetlerinden işçiyi yararlandırmıyor. Aynı şekilde işveren de çağrısında samimi olmalı. Somut olayda işverenin daveti var ve davet ilk bakışta samimi. SSK’ya bildirim yapılmış. İşçi de davete uymuş ve işyerine gelmiş. İşçinin davranışı da ilk bakışta samimi. Ancak işçi ücretli izne çıkarılmış. Bu durumda iş ilişkisi fesih gerçekleşmemiş gibi kesintisiz devam eder duruma gelmiş. İşçilerse ücretli izne çıkarılınca belli bir ücret karşılığında işe başlamayabileceklerini söylemiş. Esasında işçilerin niyeti işe iade kararı karşılığında işe başlamak değil maddi getiri sağlamak denebilir. Fakat bu aşamada niyet tartışması yapmak mümkün değil. Eğer işçiler uygun pozisyonda başlatılsalardı(ücretli izne çıkarılmaksızın) işe başlayacaklar mıydı? Görünen o ki başlayacaklardı. Bu nedenle işçiler dört aylık ücrete hak kazanmıştır. Sonrasındaki gelişmelerde işçilerin talebi karşısında işverenin yapacağı yeni bir fesihten ve bu feshin sonuçlarından bahsedilebilir. İşe iadenin sonuçları hakkında protokol yapmak bu aşamada mümkün görünmüyor.

Sonuç olarak somut olayda işverenin boşta geçen süreye ilişkin ücret ödeme ve bildirim yapma yükümlülüğü bulunduğu görüşündeyim. İşe iadenin sonuçları hakkında taraflar anlaşabilir. Ancak bu anlaşmanın yapılma zamanı önemli. Bu olayda işverenin prim ödeme yükümlülüğü bir kere doğmuş. Daha önce de belirtildiği gibi sigorta hakkından feragat mümkün değil. İşçi işe başlama talebini yöneltmeksizin taraflar anlaşıp bir protokol düzenleseydi SSK konuyla ilgilenmezdi. Ancak burada prim ödeme yükümlülüğünden kurtulmak amacıyla yapılan bir protokol var deyip primleri tahsil yoluna gidebilir. Bir engel de görmüyorum. İşçiler de durumlarını korumak adına “usulüne uygun işe başlatılmadıklarına dair” ihtarname keşide etmiş. İşveren de bu durumu kabul etmiş gibi hareket ederek protokol düzenlemiş. Durum da daha önce SSK ya bildirilmiş. Resen bir işlem yapılmaz belki ama işçilerin başvurusu halinde SSK primleri gecikme faiziyle birlikte tahsil edebilir diye düşünüyorum.