Mesajı Okuyun
Old 04-01-2013, 20:25   #1
bilimsel hukukçu

 
Varsayılan Haksız Tahrikte Tepki Suçu

Haksız tahrik; mağdurun yapmış olduğu hukuka aykırı (haksız) eylemi sonucu failde oluşan hiddet ve şiddetli elemin doğurmuş olduğu hissiyatla yeni bir suç işlemesidir denebilir. Fakat burada özellikle şunu belirtip spesifik konumdaki incelememe geçeceğim; failin hiddet ve şiddetli elemi sonucu, fail elinde olmayarak içinde bulunduğu ruh halinin vermiş olduğu durumla tepki suçunu yani yeni bir suç işleyecek ve bu suçta mağdurun yapmış olduğu haksız eylemlerden kaynaklandığı için tepki suçu olarak anılabilecektir. Unutulmamalıdır ki haksız tahrik kurumuyla modern ceza hukuku, suçun incelenmesinde hareketten yola çıkan ve buna üstünlük veren ceza hukuku teorilerinin yapısını inkar etmeden, suçun işlenmesinde psikolojik durumlarında değerlendirilmesi gerektiği görüşlerinden yola çıkmaktadır.

Fail, suçu mağdurun tahrik oluşturan eyleminin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisi altında işlemiş olmalıdır. Yani haksız eylemle daha sonra işlenen suç arasında mutlaka nedensel bir ilişki bulunmalıdır1. Tepki suçunun tahrik edenin şahsına karşı işlenmiş olması şart değildir, suçun tahrik edenin zararına işlenmiş olması yeterlidir. Bu nedenle tepki suçu tahrik edenin hayatına, vücut bütünlüğüne, kişiliğine yönelik olabileceği gibi onun malvarlığına yönelik de olabilir. Burada aranan, tepki suçunun tahrik edenin haklarına veya menfaatine yönelik olarak işlenmiş olmasıdır. Fail, tahrikçiye (mağdura) karşı birden fazla tepki suçu işleyebilir, bu durumda her bir suç açısından tahrik indiriminin yapılıp her suçun cezası belirlenecek, bundan sonra cezalar içtima edilecektir. Haksız fiilin meydana getirdiği gazap ile işlenen suç arasında bir zaman geçmiş olması haksız tahrikin varlığına engel değildir2. Ancak bu durumda suçun daha önce işlenmiş olan haksız fiilin meydana getirdiği gazabın etkisiyle işlenmiş olduğunun ispatı gerekir. Önemli olan tepki suçunun işlendiği sırada failin tahrik fiili nedeniyle kapıldığı hiddet veya elemin etkisinde olması, bir başka deyişle aradan belli bir zaman geçmiş olsa bile tahrik fiili ile tepki suçu arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Tepki suçunun faildeki hiddet veya elem halinin etkisi devam ettiği müddetçe işlenmesi gerekir, tepkinin tahrik fiilinden hemen sonra gösterilmesi de şart değildir3. Kanımca tahrikin neden olduğu öfke ve şiddetli elemin ne kadar süreceği önceden tahmin edilemeyeceğinden, süresi belirlenemez. Bu durumda olayın özellikleri ve failin ruhsal incelemesinin yapılarak her somut olay bakımından bunun değerlendirilmesi gerekmektedir4. Kanunda tepki suçunun mutlaka tahrik edene yöneltilmesi gerektiği açıkça belirtilmemişse de tahrik edenden kaynaklanan haksız hareket ile failin kapıldığı hiddet veya öfke ilişkisi, bir başka deyişle, tahrik ile tepki suçundaki nedensellik bağı bunu gerektirir. Tepki suçunun tahrik edenden başkasına karşı işlenmesi halinde tahrik fiilinin tamamen dışında bir kişinin hukukî menfaatleri zedelenmiş olacağından olaya tahrik kurumu uygulanamaz. Zira böyle bir durumda ortada bir “tepki” yoktur. Tahrik kurumunun esası tahrik edilenin tahrik edene yönelik bir tepki suçu işlemesi olduğuna göre failin tahrik edene değil de üçüncü kişilere yönelik suç işlemesi halinde “tepki”den söz edilemez ve bu durumda failin cezası tahrik nedeniyle indirilemez. Kanımca böyle bir durumda tahrik fiili ile ilgisi olmayan bir başkasına zarar verilmektedir ki bu durum da hukuken kabul edilemez.

Faydalı olması dileğiyle...

1-
Önder, Ayhan; Ceza Hukuku Genel Hükümler, C.2, İstanbul 1989, s. 381-382,
Özbek, Veli Özer/Kanbur, Nihat/Bacaksız, Pınar/Doğan, Koray/Tepe, İlker; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ocak 2010, syf 400.

2-
Özbek/Kanbur/Bacaksız/Doğan/Tepe, s. 400,
Demirbaş, Timur; Ceza Hukuku Genel Hükümler, 4. Bası, Ankara 2006, s.398
,
Centel, Nur/ Zafer, Hamide/ Çakmut,Özlem; Türk Ceza Hukukuna Giriş, 5. Bası, İst. 2008, s.438.

3-
Parlar, Ali/ Hatipoğlu, Muzaffer; Ceza Sorumluluğunu Kaldıran ve Azaltan Nedenler, 2. Bası, Ankara 2010, s.438.
4-
Bu konuda ilgili Yargıtay kararı için Y.CGK E:1982/1-230 K: 1982/361.