Mesajı Okuyun
Old 01-04-2007, 15:57   #9
Hekimbaşı

 
Varsayılan Yaptırım için yan düzenekler geliştirmek, yetkilerle donatmak gerekir

Sn.Katılımcılar,

Bu tür cezaları ilk okuduğumda 1969-70 yıllarıydı; yani TV dizileri yok, filmler 3 ayda bir yenilenir, en az yarısı da Fransız filmi olurdu. Sözü geçen türde cezalara sadece İngilizce dilinden yazılmış kitaplarda rastlardım. Ben bizde ne olup bittiğini anlamadan önce ülkemizde gençlere idam cezaları verilir oldu. Uzun yıllar yasama, yargı düzeni ile hiç ilgilenmedim; insanın ölümüne karar verebilen bir düzenek hiç de çekici gelmedi. Ama 30 lu yaşlarda başım hiyerarşik düzenle belaya girmeye başlayınca, ister istemez yasa, yönetmelik, yönerge, uygulama usulleriyle ilgilenmek durumunda kaldım. Daha sonra, mantık, felsefe ve toplumbilime ilgim arttıkça hukuk, yasalar ve yasamayla da daha fazla haşır neşir olabilir duruma geldim. Bu arada TV hayatımızı işgal etti. 1970 lerin sonunda siyah beyaz TV zamanında bir avukatın dizisi vardı. Orada jüriler, usul duruşmaları, temyiz gibi şeyleri duydukça ilgim artmıştı. Gözaltı, tutuklama, hapis yatma arası farkları da ancak dizilerden kavradığımı itiraf etmem gerek. Bu nedenle, daha sonraları özellikle Anglosakson tarzı uygulamalara ilgi duydum. Okudukça da, yargıçların jürisiz yürütülen duruşmalarda bu türden kararlar verdiklerine sık sık rastladım. Ve açıkçası, epey de özenirdim.

Ama bir şeyi belirtmem gerek; hiçbirinde yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi ilişkisiz cezalara rastlamadım. Hepsinde belli özellikler göze çarpıyordu:

1. Ceza, kabahatin ilişkili olduğu konuda, kabahat işlendiğinin anlaşılmasına katkıda bulunacak yönde olacak;

2. Birey bu kabahati ya ilk kez işlemiş olacak, ya da bu cezayı algılayabilir olduğu izlenimini verecek; (örneğin yaşı, eğitimi, toplumdaki konumu, ailesinin konuya yaklaşımı vb)

3. Cezanın özgürlüğü kısıtlayan ve paraya dönüştürülebilir halleri de olacak; (ki laftan anlamayana arttırılmış olarak özgürlüğü kısıtlayıcılığa kadar gidilebilsin, para cezası da eklenerek canı yakılabilsin ve bunlar ölçülüp oranlanarak birlikte verilebilsin)

4. Cezanın uygulanması:

a) belli toplum hizmetini yerine getirme biçimindeyse ilgili kurumdaki yetkililer
b) belli bir eylemden yasaklama biçimindeyse o eylemin yapılması halinde görebilecek birisi veya birileri

tarafından denetlenebilir olacak. Çoğu zaman (4.b) için kolluk kuvvetlerine başvurulmayıp, üçüncü şahıslara görev verilmekte veya şikayetleri halinde derhal işlem yapılmakta.

Yeni TCK yı henüz okumadım; ama bu ilkeleri gözeten bir yaklaşım ortaya koymuyorsa, elbette yukarıdaki örnekler ortaya çıkacaktır. Kolluk kuvvetlerini bu işe koşmak da kimin aklına geldiyse, biraz baştan savmacılık olmuş; çünkü olanaksız. Bu durumda insan ister istemez yargının keyfiliğine yol açıldığı izlenimi ediniyor.

İşin içinden olmadığım için böyle düşünüyor olabilirim; ama böyle cezaların olmamasını savunmaktansa, nasıl uygulanmaları gerektiğiyle ilgilenmekte yarar görüyorum. Bireylerin maddi güçlerinin az olduğu bir ülkede olduğumuzu özellikle göz önünde tutmak gerekiyor. Hapis cezası verip paraya çevirmek yeterince adil bir yaklaşım değil. Cebinde beş kuruş parası olmayan, işi gücü olmayan bir suçlunun da özgürlüğü kısıtlayıcı cezalardan kurtuluşu için bir takım yollar açmak gerekir. Aksi takdirde, parası olanın hapis yatmadığı, olmayanın üç kuruş için ömrünü hapislerde geçirdiği bir adalet düzenimiz olur. Üstelik, hapis yatan herkesin devlete bir de maliyeti olduğunu göz önünde tutmak gerekir; değil mi?

Öte yandan; bir batı ülkesinde sizi sokağı kirletirken gören komşunuz sizi şikayet etmeyi yurttaşlık görevi olarak algılarken; bizlerin bunu ispiyonculuk olarak değerlendirdiğimizi de unutmamak gerekir. Orada birlikte maça gittiği arkadaşı suçluyla cezalı olduğu dönemde maça gitmeyeceği gibi, onu maçta görürse ihbar etmekten de hiç çekinmezken; burada dostluklar bozulur, hatta ihbar eden kim vurduya bile gidebilir. Bu nedenle, (4.b) büyük olasılıkla çalışmaz; bir çözüm bulmak veya ona göre cezalar düşünmek gerekir. Elbette yargıca da bu yaptırım gücünü kazandıracak, örneğin mahalleden birkaç kişiyi görevlendirebilmek gibi, bazı yan yetkiler verilmesi, düzenekler kurulması gerekir. Bilmiyorum; belki de var, ama hiç duymadım. Trafik denetçileri kurumunu bile çalıştırmayı başaramadık biliyorsunuz.

Saygılarımla,