Mesajı Okuyun
Old 09-03-2012, 18:11   #13
Av. A. Hakan TOKSÖZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yılmazkan
1- Süre, Dursun Bey'in vermiş olduğu HD kararına göre olay tarihinden itibaren başlayacaktır:
4.HD.kararı-özet-E:2001/5890
"...Dava konusu olay 19.8.1995 tarihinde gerçekleştiğine göre 2918 sayılı Yasanın 109/2, BK.nun 60/2 ve TCK. 102/4 maddelerinde öngörülmüş olan 5 yıllık zamanaşımı süresinin son günü 19.8.2000 tarihidir.
2- Görevli ve yetkili mahkemede yeni bir dava açıldığından ceza mahkemesinde istenen miktarla bağlı olunmadığını düşünüyorum.

Ceza davası sürdükçe, ceza davasında şahsi haklar istenmemiş olsa dahi, hukuk mahkemesinde (Eski T.C.K m. 104/2 son ve yeni T.C.K. 67/4 "tali"zamanaşımı süreleri aşılmamak kaydıyla) dava açılabilir.

Buna ilişkin sırasıyla İ.B.K. - H.G.K - Özel Daire Kararlarını sunuyorum;


Borçlar kanunu’nun 60. maddesinin 2. fıkrasıyla haksız fiilin ceza kanunları gereğince daha uzun zamanaşımına tabi bir suç teşkil etmesi halinde tazminat davasının ceza zamanaşımına tabi olacağı ve ceza davasından önce zamanaşımına uğramayacağı yolunda sevk edilmiş olan hüküm karşısında, ceza davası devam ettiği müddetçe zarar gören ceza mahkemesinden tazminat talep edebileceğinden, haksız fiilin devlet tarafından takibi mümkün olduğu sürece tazminat davasını kabul etmemenin manasız olacağı…
(Yargıtay 07.12.1955 ve 17/26 sayılı “İçtihadı Birleştirme Kararı”)


Ceza davası devam ettiği sürece hukuk davasının zamanaşımına uğraması mümkün değildir. Ceza davası devam ederken tazminat davasının zamanaşımına uğrayabileceğini kabul etmek, her şeyden önce mahkemenin kararına gerekçe yaptığı İçtihadı Birleştirme Kararında mevcut "... ceza davası devam ettiği müddetçe mutazarrırın müdahil sıfatını alarak ceza mahkemesinden tazminat talep edebileceği (TCK.m.38) ve bu itibarla haksız fiilin Devlet tarafından takibi mümkün oldukça tazminat davasını kabul etmemenin manasız olacağı..." şeklindeki gerekçeye aykırı olacaktır.
(HGK.18.11.1981, E. 1979/4-231, K.1981/744) (YKD.1982/6-766)


Kural olarak ceza mahkemesinin varlığı orada şahsi hak istenmedikçe zamanaşımını kesmez. “Ancak, zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile ceza davası devam ederken hukuk davasının açılması halinde zamanaşımından söz edilemeyecektir. Çünkü, ceza davası devam ettiği sürece zarar görenin o davaya katılma yoluyla tazminat isteme hakkı vardır.”
(4.HD.21.05.1992, E.1991/3938 - K.1992/6776)


Zarar görenler ceza davası sonuçlanıncaya kadar ceza muhakemeleri usulü kanununun ilgili hükümleri uyarınca kamu davasına müdahale ederek malen sorumlu olanlardan uğradıkları zararın ödetilmesini isteyebilirler. O halde davacılar kendilerine böyle bir imkanın tanınmış olması karşısında uğradıkları zararın ödetilmesini malen sorumlu olanlardan bu şekilde katılma yoluyla değil de, kamu davası hakimin kararı ile sonuçlanıncaya kadar doğrudan doğruya hukuk mahkemesine başvurmak suretiyle de talep edebilirler.
(4.HD.30.01.2003, E.70-K.978)


Ceza davası devam ettiği sürece zarara uğrayan ceza davasına müdahale ile kişisel hak isteyebileceğine göre, bu kişisel hakkını, yani tazminatı, ceza davasına müdahale yoluyla değil de bağımsız bir hukuk davası açmak suretiyle istemesi mümkündür.
(4.HD.16.03.1981, E.251-K.3247) (Yasa HD.1981/6-791,no:174)

Kural olarak ceza mahkemesinin varlığı, orada kişisel hak istenmedikçe zamanaşımını kesmez. Ancak, zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile, ceza davası devam ederken hukuk davasının açılması halinde zamanaşımından söz edilemeyecektir. Çünkü ceza davası devam ettiği sürece zarar görenin o davaya katılma yoluyla tazminat isteme hakkı vardır. (4.HD.21.05.1992, E.1991/3938-K.1992/6776) (YKD.1992/7-1036)