Mesajı Okuyun
Old 24-06-2008, 12:51   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Bir avukatın SSk'lı olabilmesi için,bir hizmet sözleşmesi ile vergi mükellefinin yanında çalışması gerekir.Vergi mükellefinin yanında çalışan ise bağımlı çalışan-ücret karşılığı çalışan olduğundan vergi mükellefi olamayacaktır.SSk'lı olabilmek için bağımlı çalışmak gerekmektedir.SSK mevzuatına tabi avukat sosyal güvence olarak sigortalı avukattır.Sigortalı olarak çalışan avukat Topluluk Sigortasına tabi olamaz.Ancak serbest ve sosyal güvencesi olmaksızın vergi yükümlüsü olarak çalışan avukat Topluluk sigortasına tabi olmaktadır.

Sigortalı olarak bir başka avukatın yanında ücret karşılığı çalışan avukat topluluk sigortası primi ödememektedir.İşveren tarafından sadece 506 Sayılı Kanun kapsamında "Sigortalı İşçi " statüsü ile işveren tarafından sifortalılık primleri ödenmektedir.

Saygılarımla

T.C.

DANIŞTAY

3. DAİRE

E. 1995/1760

K. 1995/4379

T. 21.12.1995

• BAĞIMLI ÇALIŞAN AVUKAT ( Vergi Mükellefiyeti )


ÖZET : Bir avukatın diğer bir avukatın yazıhanesinde ücret karşılığı çalışmasının mümkün olduğu, bu şekilde çalışan avukatların serbest meslek mensubu olarak vergi mükellefi sayılamayacakları hakkında.
İstemin Özeti : Başka bir avukata bağımlı olarak sigortalı-ücretli çalışan davacı avukat adına tesis edilen mükellefiyetin iptali istemiyle açılan davayı; 1136 sayılı Avukatlık Kanununun "Avukatlıkla birleşebilen işler" başlıklı 12. maddesinin ( c ) fıkrasında, özel hukuk tüzel kişilerinin hukuk müşavirliği ve sürekli avukatlığı ile bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık yapılabileceğinin hükme bağlandığı ve aksine bir hükme yer verilmediği belirtilerek, olayda davacının başka bir avukata bağlı ücretli-sigortalı olarak çalıştığının ihtilafsız olduğu ve ayrıca vergiye tabi faaliyeti olduğuna dair bir tesbitin bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek tesis edilen mükellefiyeti iptal eden İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesinin 19.1.1995 gün ve E: 1994/1335, K: 1995/38 sayılı kararının; baroya kayıtlı avukatların birbirlerinin yanında, sigortalı ve ücretli olarak çalışamayacaklarından ortak olarak sürdürecekleri avukatlık faaliyetinden dolayı serbest meslek mükellefiyetlerini ayrı ayrı tescil ettirmeleri gerektiği bu nedenle yapılan mükellefiyet tesisi işleminde hukuka ve kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 29.12.1994 gün ve 23367 sayılı yazısına dayanarak, bir avukatın diğer bir avukatın yazıhanesinde ücret karşılığı çalışmasının mümkün olduğu, bu şekilde çalışan avukatların serbest meslek mensubu olarak vergi mükellefi sayılamayacakları, öte yandan müvekkillerden alınan vekaletnamelerde, çalıştıran avukatın vergi nosu ile birlikte "yanında sigortalı olarak çalışan" ibaresinin bulunduğu ileri sürülerek temyiz isteminin reddi istenmiştir.
Tetkik Hakimi : Sefer Yıldırım
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : Nurhan Yücel
Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesinin 19.1.1995 gün ve E: 1994/1335, K: 1995/38 sayılı kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 21.12.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi. Başkan Üye Üye Üye
T.C.

DANIŞTAY

3. DAİRE

E. 1994/4941

K. 1995/1782

T. 7.6.1995

• GELİR VERGİSİ YÜKÜMLÜSÜ ( İşe Başlama - Mükellefiyet Tesbiti )

• İŞE BAŞLAMA ( Sigortalı ve Ücretli Çalışanın Vergilendirilmesi )

213/m.155


ÖZET : Serbest meslek faaliyetine başlamış sayılmak için aranan şartlar, hakkında gerçekleşmemiş olan sigortalı ve ücretli çalışan avukatın gelir vergisi yükümlüsü olarak tescili hukuka aykırı olduğu hakkında. İstemin Özeti: Davacının avukat olarak serbest meslek faaliyetinde bulunması nedeniyle 19.5.1991 tarihi itibariyle gelir vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesine ilişkin işleme karşı açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun 155. maddesinde serbest meslek erbabında işe başlamayı gösteren belirtilerin dört bent halinde sayıldığı, olayda, davacı nezdinde düzenlenen 1.12.1993 gün ve 10/129 sayılı yoklama fişinde tesbit olunan işyerinin, ...`ya ait olduğu, davacının anılan şahsın yanında sigortalı ve ücretli avukatlık yaptığı, kendi nam ve hesabına iş takip etmediği, aylık olarak düzenlenen ücret bordrolarına göre ücret aldığı belirlenmiş olup, bu hususlar davacı tarafından dava dilekçesine eklenen belgelerle kanıtlandığından, serbest meslek faaliyetine başladığına dair yukarıda açıklanan yasa maddesinde öngörülen koşulların olayda gerçekleşmemiş olması karşısında, eksik inceleme ve varsayıma dayanılarak mükellefiyetin tescilinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek mükellefiyet tesisine ilişkin dava konusu işlemi iptal eden Denizli Vergi Mahkemesinin 6.9.1994 gün ve E: 1994/59, K: 1994/669 sayılı kararının; davacının yaptığı işin serbest meslek faaliyeti olup, sigortalı ve ücretli olmasının faaliyet nev`ini değiştirmiyeceği ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi N.K.`nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı F.Ö.`nün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası`nın 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Denizli Vergi Mahkemesinin 6.9.1994 gün ve E: 1994/59, K: 1994/669 sayılı kararı aynı gerekçe ve nedenlerle dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin REDDİNE, 7.06.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/9693

K. 2005/52

T. 25.1.2005

• SİGORTALI OLARAK ÇALIŞTIĞININ TESPİTİ TALEBİ ( Bir Hizmet Akdine Dayanarak Bir veya Birkaç İşveren Tarafından Çalıştırılan Kimse Anılan Kanun Kapsamında Sigortalı Sayıldığı )

• SİGORTALI İLE İŞVEREN ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİ ( Hizmet Aktine Dayanması Gereği )

• HİZMET AKTİ ( Sigortalı İle İşveren Arasındaki İş İlişkisinin Hizmet Akdine Dayanması Gereği )

506/m.2, 79


ÖZET : Davacı, davalı işverene ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan kimse anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılır. Bir başka anlatımla, sigortalı ile işveren arasındaki iş ilişkisinin hizmet akdine dayanması gerekir.
DAVA : Davacı, davalı işverene ait işyerinde 01.04.1996 tarihinden itibaren sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik HÖkimi Aydın Eser tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından, Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1- Mahkemece, davacının, davalılardan işverene ait işyerinde 01.04.1996-26.02.2003 tarihleri arasında part-time olarak günde 3 saat çalıştığının kabulü ile ayda 12 gün üzerinden toplam 996 gün hizmet akdiyle çalıştığı esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2.maddesi hükmüne göre; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan kimse anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılır. Bir başka anlatımla, sigortalı ile işveren arasındaki iş ilişkisinin hizmet akdine dayanması gerekir.
Hizmet akdinin belirleyici özelliği ise "zaman" ve "bağımlılık" unsurlarıdır. Bu çerçevede, belirli yada belirsiz bir sürede iş gücünü sunan kimse ( Rsigortalı )ile bunu kabul eden kimse ya da kimseler arasındaki iş ilişkisini hizmet akdi olarak tanımlamak mümkündür. Bağımlılık unsurunun varlığı için de, işverenin çalışanı denetleme ve isteğine göre sigortalıya iş edimini yaptırma gücünün varlığı şarttır.
Davacı avukat olup, 16.07.1991 tarihinden itibaren serbest meslek faaliyetinden dolayı Mithatpaşa vergi dairesinde gelir vergisi mükellefi olduğu, bu mükellefiyetin halen devam ettiği; 14.06.2000-15.12.2000 tarihleri arası dönemde davalı işyerinden sigorta bildirimlerinin yapıldığı ve primlerinin ödendiği; davacıya ait Ankara Barosundaki özlük dosyası incelendiğinde, 23.12.1997 ve 13.01.1999 tarihli dilekçeleri ile serbest avukat olarak çalıştığını belirterek buna ilişkin yazı istediği, serbest meslek faaliyeti kapsamında çalıştığı avukatlık bürosu olup, başka kişilerin davalarını avukat olarak takip ettiği, 10.05.2001, 01.03.2003 tarihli dilekçeleri ile 506 sayılı Yasanın 86. maddesi kapsamında topluluk sigortasına tabi olmak istediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; iddia konusunda bilgi sahibi olabilecek kişiler gerekirse resen saptanarak tanık sıfatıyla dinlenmeli, davacının işverene ait işyerinde hizmet akdinin unsurlarından olan bağımlılık koşulu gerçekleşecek biçimde çalışıp çalışmadığı, ücretin ne şekilde ödendiği, çalışma saatleri konusunda ayrıntılı ve somut bilgiye dayalı beyanları tespit edilmeli, tanık sözleri değerlendirilirken verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren, işçi ve işyeri ile ilişkileri, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmelidir. Davacının serbest meslek faaliyetinden dolayı gelir vergisi mükellefi olduğu, topluluk sigortasına tabi olduğu süreler, serbest avukatlık bürosu nedeniyle vekalet akdine dayalı yaptığı işlemler, davalı işverene ait işyerinin kapsamı ve karşılaştığı uyuşmazlıkların hizmet akdine dayalı avukat çalıştırılmasını gerektirip gerektirmeyeceği araştırıldıktan ve toplanan deliller birlikte değerlendirildikten sonra hasıl olacak kanaate göre karar verilmesi gerekir.
2- Kabule göre de; 14.06.2000-15.12.2000 tarihleri arası dönemde bildirilen sürelerin dışlanması gerektiğinin gözetilmemesi usule ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan araştırmalar yapılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.01.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/2613

K. 2002/2965

T. 2.4.2002

• MENFİ TESPİT TALEBİ ( Davacı Tarafça SSK Sigortalısı Olarak Çalışılan Süreler Hariç Olmak Üzere Topluluk Sigortasından İlgilendirilmesi Gerektiğinin Tespiti )

• TOPLULUK SİGORTASI ( Baroya Kayıtlı Bulunan Serbest Avaukatların Topluluk Sirgortasına Girmelerinin Zorunlu Olması )

• BAROYA KAYIT ( Çekişme Konusu Dönemde Avukat Olarak Vergi Mükellefi Olduğu Anlaşılan Davacının İstekte Bulunduğu Tarihlerde Baroda Kayıtlı Olup Olmadığının Araştırılmasının Gerekmesi )

• YAZILI TEKLİF ( Bir Nedenle İlişkileri Kesilen Avukatların Bu Sigortaya Yeniden Katılabilmesi için Kayıtlı Bulunduğu Baro Tarafından Kuruma Yeniden Yazılı Teklifçe Bulunulmasının Gerekmesi )

1136/m.136


ÖZET : Baroya kayıtlı bulunan serbest avukatların topluluk sigortasına girmelerinin zorunlu bulunmasına, Topluluk sigortası Tip Sözleşmesi uyarınca, topluluk sigortasından herhangi bir nedenle ilişkileri kesilen avukatların bu sigortaya yeniden katılabilmesi için kayıtlı bulunduğu baro tarafından Kuruma yeniden yazılı teklifçe bulunulmasının şart olmasına, dava konusu somut olayda davalı Ankara Barosu Başkanlığınca ilgilinin baroya olan borcu nedeniyle Topluluk Sigortasına bildirimde bulunulmadığının anlaşılması karşısında mahkemece yapılacak iş; çekişme konusu dönemde avukat olarak vergi mükellefi olduğu anlaşılan davacının istekte bulunduğu tarihlerde baroda Kayıtlı olup olmadığı araştırılarak baroda kayıtlı olduğu tarihler arasındaki dönem içince topluluk sigortası ile ilgilendirilmesine karar vermekten ticaret olup eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yatılı şekilce karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Davacı, 1.4.1982 tarihi itibariyle, 506 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı olduğu süreler hariç olmak kaydıyla topluluk sigortası sigortalılığının devam ettiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mehmet Ş... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Ankara Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak çalışan ve 1.4.1982 tarihinde avukatlara özgü topluluk sigortasına katılan davacı, zorunlu Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olarak, çalışılan süreler hariç olmak üzere 1.4.1982 tarihinden itibaren topluluk sigortası ile ilgilendirilmesi gerektiğinin tespitini istemiş, Mahkemece 1983 yılından itibaren prim ödemesi bulunmayan ve 1.10.1988 tarihinde bir işverenin emrinde hizmet akdiyle çalışmaya başlayan davacının Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalılığının sona ermesinden sonra yeniden topluluk sigortasından yararlanmak için girişimde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 136. maddesi uyarınca baroya kayıtlı bulunan serbest avukatların topluluk sigortasına girmelerinin zorunlu bulunmasına, Topluluk sigortası Tip Sözleşmesinin 13. maddesi uyarınca, topluluk sigortasından herhangi bir nedenle ilişkileri kesilen avukatların bu sigortaya yeniden katılabilmesi için kayıtlı bulunduğu baro tarafından Kuruma yeniden yazılı teklifçe bulunulmasının şart olmasına, dava konusu somut olayda davalı Ankara Barosu Başkanlığınca ilgilinin baroya olan borcu nedeniyle Topluluk Sigortasına bildirimde bulunulmadığının anlaşılması karşısında mahkemece yapılacak iş; çekişme konusu dönemde avukat olarak vergi mükellefi olduğu anlaşılan davacının istekte bulunduğu tarihlerde baroda Kayıtlı olup olmadığı araştırılarak baroda kayıtlı olduğu tarihler arasındaki dönem içince topluluk sigortası ile ilgilendirilmesine karar vermekten ticaret olup eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yatılı şekilce karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hüküm yukarıda açık nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 2.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.