Konu: kesin süre
Mesajı Okuyun
Old 20-01-2011, 17:02   #27
hciyiltepe

 
Varsayılan Kesİn SÜre

Mahkeme tarafından taraflardan birisine kesin süre verilmesi durumunda hakim ; kesin süre verdiği tarafa kesin sürenin sonuçlarını bildirmeli ve kesin süreye uyulmamasının yaptırımının ne olacağınıda tutanağa geçirerek bildirmelidir. Aksi halde kesin süreye uyulmadığı gerekçesiyle dava reddedilemez. Buna ilişkin yargı kararı aşağıdadır:


19. Hukuk Dairesi 2006/2437 E., 2006/9637 K.
KESİN SÜRE
<LI type=circle>1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 163 ]
"ÖZET"
HAKİM TARAFINDAN KESİN SÜRE VERİLDİĞİNDE, SÜREYE UYULMAMASININ YAPTIRIMININ NE OLACAĞININ BELİRTİLMESİ GEREKİR.

"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Dava, keşidecisi Mehmet, lehtarı Zeynel olan nakten düzenlenen 30.07.2000 tanzim 30.07.2001 vadeli 75.000.000.000 TLlik bono ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Davacı vekili, senet lehtarı Zeynel'in müvekkilinin oğlu olduğunu, babanın oğluna borçlu olmasını gerektirecek bir durum bulunmadığını, müvekkilinin 73 yaşında Bağ-Kur emeklisi biri olduğunu, senetteki imzanın ilk bakışta müvekkiline ait olmadığı yolunda bir kanaat hasıl olmakta birlikte müvekkilinin hastalığı sırasında hile ve desise ile de attırılmış olabileceğini iddia etmiştir.

Davalı vekili, senetteki imzanın borçlu davacıya ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı yolunda Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınması için gerekli masrafların yatırılması konusunda davacıya kesin süre verilip sonuçlarının hatırlatıldığını, ancak kesin süre içinde belirtilen ücret yatırılmadığından davacının bu delilden vazgeçmiş sayıldığını, bu nedenle HUMK'nın 163. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Kesin süre, duruşmayı geciktirmekte yararı olduğunu açıkça belli eden bir tarafın oyununu bozmak için kullanılması gereken yasal bir araçtır.

Somut olayda 20.10.2005 tarihli celsede imza incelemesi yapılabilmesi ve dosyanın Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesi için 15 günlük süre içinde belirtilen masrafların yatırılması için kesin süre verildiği ve kesin sürenin sonuçlarının hatırlatıldığı yazılı ise de, kesin süreye uyulmamasının yaptırımının ne olacağı duruşma tutanağında yazılmadığı gibi sürenin verildiği 20.10.2005 tarihli celsede, bir sonraki duruşmanın 15.12.2005 tarihine bırakıldığı, bu arada da 29.11.2005 tarihinde bilirkişi incelemesi yaptırılması için gerekli masrafın yatırıldığı anlaşıldığından, davacının davayı uzatmak gibi bir amacının olmadığı anlaşıldığından ve duruşmanın bırakıldığı tarihe kadar da dosyanın Adli Tıp Kurumu'na gönderilebileceği gözetildiğinde imza ile ilgili incelemenin yapılabilmesi için rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmadığı gibi, öte yandan davacı imza inkarının yanı sıra bononun hile ile de imzalatılmış olabileceğini iddia ettiğinden, davacının bu yöne ilişkin delilleri toplanıp değerlendirilmeden karar verilmesi de kabul şekli itibarı ile isabetli görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine 13.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.