Mesajı Okuyun
Old 02-05-2018, 18:58   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/12750

K. 2009/13819

T. 15.9.2009
...
Hukuk Genel Kurulu'nun 13.02.1991 gün 648-65 sayılı kararında vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar bir aynı hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılan vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunun 596 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği veya itirazların sonuçsuz kaldığının, bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir.

Bu tesbit başlı başına aynı bir hakkın geçirimini sağlamaz.

Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimsenin bu vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini istemesi gerekir (TMK.md.600).

Somut olayda; davacı, vasiyetnamenin öncelikle infazını ve İntifa hakkının adına tescilini istemektedir.

Bu tür davalarda görevli mahkemeyi davanın konusunu oluşturan malın değeri belirler (HUMK.md.8/1). Dava dilekçesinde değer belirtilmemiştir. Bu nedenle dava konusu taşınmazların değerinin tesbit edilmesi ve bu değere göre peşin alınması gereken nisbi harcın tamamlatılması (Harçlar Kanunu md.30-32.) ve bundan sonra davaya devam edilmesi gerekirken bu hususun incelemesiz bırakılması doğru görülmemiştir.

Ayrıca, vasiyetname 03.06.2008 tarihinde, açılıp okunmuş bu dava ise 11.06.2008 tarihinde açılmış olup, 14.10.2008 tarihinde sonuçlandırılmıştır. Öncelikle vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihi şerhini içerir onaylı sureti ilgili mahkemeden getirtilerek dosya içine konulmalıdır.

Bunun dışında, vasiyetnamenin iptali davası açılması halinde sonucunda verilecek hüküm, vasiyetnamenin yerine getirilmesine ilişkin bu davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olduğundan bir yıllık iptal davası açma süresi (TMK.md.559) ve açılmış dava varsa sonucu beklenmeden hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.

Kabule göre ise; davacı yanında davaya katılan Cemiyet ve Vakfın kuru mülkiyetin ve mevduatın adlarına tescili talebinin incelemesiz bırakılması, muayyen mal vasiyetinin bağış olarak nitelendirilmesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek, halinde temyiz edene iadesine, 15.09.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.