Mesajı Okuyun
Old 28-04-2011, 20:28   #91
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Duruşma 07.07.2011 Saat 13.30 ve 21.04.2011 duruşma tutanağı 2010/219 Esas

Arkadaşlar,

Duruşma 07.07.2011 tarih ve Saat:13:30 ertelenmiştir.

Duruşma Tutanağı bazı kalınlaştırma ve düzeltmelerle aşağıda bilgi ve ilginize saygıyla sunulmuştur.


Ömer Kavili 15638

0532 322 00 23


Halen sanık durumundaki avukat

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "


www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF


T.C
KARTAL
2.AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DURUŞMA TUTANAĞI

DOSYA NO : 2010/219
DURUŞMA TARİHİ : 21/04/2011
CELSE NO : 3.

BAŞKAN : HÜSEYİN ÖZTÜRK 23988
ÜYE : LEVENT YILDIRIM 22760
ÜYE : LEYLA ZORLU 38398

CUMHURİYET SAVCISI : MUSTAFA AKER 28211
KATİP : RABİA DAMLA AYGÜNDÜZ 102443

Belirli gün ve saatte 3.celse açıldı.
Sanık Ömer Kavili geldi. Sanık müdafii Av. Müşir Deliduman, Av. Cem Kaya Karatün 32530 ve Av. Mehmet Atıf Turak geldiler. Açık duruşmaya devam olundu.

Geçen oturum ara kararlarına karşı sanık tarafından yapılan itirazın Kartal 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29.13.2011 tarih ve 2011/292 Değişik İş sayılı kararı ile reddedildiği görüldü, okundu, dosyasına kondu. Bir örneği huzurda sanık Ömer Kavili’ye verildi.
Tanık Şevki Melikoğlu’nun mazeret dilekçesi vermiş olduğu görüldü, okundu. Dosyasına kondu.

Sanık Ömer Kavili 3.Ağır Ceza Mahkemesinin kararını doğru bulmuyorum çünkü olayın oluş şekli itibariyle huzurda yüzüne karşı hakaret ettiğim iddia olunan duruşma savcısı P. Bey ile o andaki duruşma yargıç olarak yürütmekle görevli Aydan Büyükyılmaz 26181 olayın 1.elden tanığıdırlar. Tıpkı tutanağı yazan zabıt katibi gibi. İşte muhakeme sırasında duruşmada tanık olan bu kişileri 5271 CMK. 201-215 ve ayrıca AHİS 6. Md. 3. Paragraf 2. Bent uyarınca tanıklara doğrudan soru sorma hakkımız ortadan kaldırılmış olması gerekçesi ile itiraz etmiş idik. Oysa Kartal 3.Ağır Ceza Mahkemesinin yargıçlar Nurettin duran 23097, Ayşe Karaoğlu Karadağ 38272 ve Çağan Hanımeli 39839 imzası ile verilen karar gerekçesiz ve itiraz gerekçesini tartışmayan kısa bir karardır.

TANIK ALİ KÜVER: Abdullah oğlu. 1975 d.lu, dosyadaki adresinde oturur. İstanbul Barosu Avukatlarından. Engel hali yok, sanığı tanır, tanığa gerçeği söylemesinin önemi, gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı ve doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği anlatıldı. Tanık “bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim “ dedi.
TANIKTAN OLAY HAKKINDAKİ BİLGİ VE GÖRGÜSÜNÜN NELERDEN İBARET OLDUĞU HUSUSLARI SORULDU- Ben müşteki sanık vekili Avukat Ömer Kavili de karşı taraf yani diğer müşteki sanık vekili olarak devam eden bir kamu davasında görevliydik. Dava Yargıtay aşamasındadır. Bu dava duruşması sırasında mahkeme Hakimi ile Avukat Ömer Kavili arasında usule ilişkin bir tartışma yaşandı. Bu tartışmanın özü Avukat Ömer Kavili’nin itirazında "Hakimin Reddi sebepleri zabıt katibi için de geçerlidir. Zabıt katibi de savunmalarını olduğu gibi doğrudan zapta geçirmesi gerekir" yönündeydi. Bu talebi kabul edildi. Avukat Ömer Kavili’nin beyanları zabıt katibi tarafından doğrudan zapta geçildi. Bu arada hüküm için ara verildiğinde sanıklar biz avukatlar salonu boşaltıp dışarı çıktık ancak duruşma savcısı dışarı çıkmayınca tekrar biz salona alındığımızda avukat Ömer Bey iddia makamında oturan savcı ile savunma avukatlarının konumlarının aynı olduğunu, hakimin tarafsızlığı ve silahların eşitliği ilkeleri gereğince hüküm müzakeresinde C.Savcısının da avukatlar gibi dışarı çıkması müzakere sırasında Hakimin yanında kalmaması gerektiğini söyledi. Bu sözler sırasında iddia olunan sözleri de söyledi. Bu sözleri söylerken iddia makamını temsil eden C.Savcısı ile savunma makamını temsil eden Avukatlar arasında bir fark olmadığını açıklamaya çalışırken iddia olunan sözleri söyledi. Dedi.

Sanık müdafiinin talebi üzerine tanıktan soruldu;
Tanık Ali Küver: Olay sırasında duruşmaya geldiğimizde önce ben kürsüye göre sağ taraftaki masaya geçtik. Müvekkilim sanıklar için ayrılmış olan kısma geçti. Avukat Ömer Bey kendi müvekkilinin savunmalarını yapabilmesi için kendisinin yanında durmasını istedi. Avukat Ömer beyin bulunduğu yerde kürsüye göre sol tarafta avukatlara ayrılan bölümde. Hakime hanım iki Avukatın da aynı yere geçmesi gerekir. Sanıklar içinde duruşma salonunda ayrılmış özel bir yer olduğundan benim Avukat Ömer beyin yanına geçmemi istedi. Bu şekilde birkaç kez yer değiştirdik. Ancak Ömer Bey savunma ile ilgili meslek sırrı nedeni ile Avukat Ömer Bey ile benim yan yana bulunmam halinde Avukat Ömer Bey kendi müvekkilinin savunmaları ile ilgili notları benim görebileceğimi, bu nedenle ayrı ayrı yerlerde durmamız gerektiğini, aynı zamanda müvekkili ile kendi arasındaki konuşmaları benim de duyabileceğimi ileri sürerek bu yönde itirazda bulundu. Sonunda mahkeme hakimi bizi yarı ayrı yerlerde yani Avukat Ömer Bey ile benim ayrı ayrı masalarda oturmamıza ve müvekkillerimizin de yanımız da olması suretiyle yargılama yapıldı, dedi.
Tekrar soruldu: Hakime hanım önce sanıklar için duruşma salonunda ayrı bir yer ayrılmış olduğunu sanıkların konumlarının aynı olması nedeni ile müdafiilerinin de aynı yerde oturmasına dair bir ara karar oluşmuştu ancak sonradan yukarıda açıklamaya çalıştığım gibi Avukat Ömer bey kendi müvekkili ile birlikte sol tarafta ben de kendi müvekkilim ile birlikte kürsünün sağındaki avukatlara ayrılan bölümde oturduk, dedi.
Sanığın sorması üzerine tanık; Biz avukatların duruşma yukarıda bahsettiğim yer değiştirmemiz birkaç kez oldu, hatta ben hakime hanıma bir karar verin nerde oturacağımızı bilelim, duruşmaya başlayalım diye talep bulundum, dedi.
Sanığın sorusu üzerine tanık: Tartışmanın genelinde gerek hakime hanım gerekse Ömer bey açısından tartışma gerilimli bir haldeydi. Her iki taraf birbirilerine karşı seslerini yükselttiler ancak benim yorumum bu tartışmanın hararetli bir usul tartışmasıydı, dedi.
Sanığın sorusu üzerine tanık devamla; Hakime hanım ifadeleri zapta kendisi söyleyerek zabıt katibine yazdırmak suretiyle geçiriyordu. Ancak Ömer bey bu yönde itiraz ettikten sonra Ömer bey söylediklerini zapta bizzat yazdırdı ancak ben tutanakları incelediğimde Ömer beyin beyanlarının zapta eksik geçtiğini gördüm çünkü bu tartışma çok uzun sürdü. Tartışma çok uzun sürdüğü için Ömer Bey de kendi beyanlarını zapta kısaltarak yazdırdı, dedi.
Sanığın “Meslektaşımın esas hakkındaki savunmasından sonra diğer sanığın savunmanı olarak esas hakkında savunma yapmam sırasında kendisinin bizim sözümüzü keserek araya girme şeklinde bir tartışma yaşanmış mıdır, yaşanmamış mıdır” sorusu üzerine,
Tanık; Bu dava konusu olan olaydan önceki duruşmada esas hakkında savunmamı yaptıktan sonra diğer sanık müdafii olan Avukat Ömer Kavili esas hakkındaki savunmasını yaparken benim araya girerek bir müdahalem olmuştu, çünkü Avukat Ömer Kavili savunma yaparken benim müvekkilimden devamlı saldırgan kelimesini kullanarak bahsediyordu. Ben bu sözü birden fazla söyleyince müdahale ederek müvekkilimin burada sıfatı katılan sanıktır şeklinde müdahalede bulundum. Saldırgan şeklinde hitap edilmesine itiraz ettiğimi beyan ettim. Bunun üzerine Ömer Bey bana dönüp bağırarak savunmanın sözü kesilmez. diye söyledi. Ben de hukuk sınırları dışına çıkılırsa müdahale edeceğimi söyledim ve hakime hanıma lütfen sözlerini özenle seçerek savunma yapması yönünde uyarıda bulunmasını istedim, Ömer bey de bundan sonra sözlerimi daha dikkatli seçeceğim dedi. Kişisel olarak Ömer Bey bu tavrından dolayı bir kızgınlığım söz konusu değildir. Dedi.
Sanık “duruşma savcısının kendisine karşı bana hakaret edemezsin ya da ettirmem şeklinde bir tavrı ya da benimle bir tartışması oldu mu? “ sorusuna karşılık.
Tanık; böyle bir tartışma olmadı, dedi.
Sanığın “ mahkeme salonunda duruşma yargıcı C.Savcısı dışında başka bir yargıç var mıydı ” sorusuna karşılık,
Tanık; hayır sadece Hakim olarak duruşma Yargıcı ve C.Savcısı vardı, dedi.
Sanık “Mahkeme Yargıcı heyet müzakereye çekilecek, salonu boşaltın sözünü söyledi mi” sorusuna karşılık,
Tanık; hayır, böyle bir söz duymadım, mahkeme hakimi karar verilecek lütfen salonu boşaltın diye söyledi.
Sanık “duruşma salonu boşaldıktan sonra tekrar taraflar salona alındığında, benim mahkeme yargıcına usul açısından söz istiyorum beyanıma karşılık bu söz verilmemesi üzerine iddia makamında C. Savcısının içeride kaldığını oysa biz sanık savunma tarafının dışarı çıktığımızın ve müzakere sırasında iddia makamının içeride kaldığının zapta geçilmesini istememiz üzerine duruşma yargıcının sözlerinde adamcağız bir şeye karışmıyor, karışmadı ki müzakereye demesi üzerine biz savcının müzakereye karışıp karışmadığını görmedik ancak içeride kaldığı gördük eğer Yargıç olarak siz savcının müzakereye katılmadığını beyan ediyorsanız, o iddianızı da zapta geçmenizi istiyoruz şeklindeki sorusuna karşılık, duruşma yargıcının ne cevap verdiğini hatırlıyor musunuz?
Tanık; Ben hakime hanımın C.Savcısının kastederek adamcağız bir şeye karışmadı ki şeklinde söz söylediğini hatırlamıyorum ancak Av. Ömer beyin savcı içerideydi, savcının size karışıp karışmadığını bilemeyiz. Ancak bu durum objektif olarak hükmün tarafsızlığına karşı şüpheyi gerektirir ifadelerde bulunduğunu hatırlıyorum, dedi.
Sanıktan tanık beyanına karşı diyecekleri soruldu; tanık beyanlarını diğer tanık beyanları ile birlikte değerlendireceğiz, dedi.
Sanık söz aldı, Avukatlık hukukuna göre avukatlarla ilgili soruşturmada, kovuşturma açma kararı vermekte yetkili olan en yakın Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nihat Köseoğlu 19475 üye Alper Ş. Atikalioğlu 33505 üye Berrin Çelen 38147 vermiş oldukları, 10.05.2010 tarihli “iddianamenin kabulüne dair karar” yargıçların yargı yapma yetkisinin devretme yasağı bulunmasına rağmen mahkeme başkanının beyanına göre Uyap teknisyenlerinin Uyap sisteminde bu konuda bir seçenek bırakmamaları karşısında delil topladıktan sonra vermeleri gereken iddianamenin kabulüne veya reddi kararına delilleri toplamadan vermek zorunda kaldıklarını açıklaması çerçevesinde hukuka aykırıdır, dedi.
Bu sırada sanık müdafii Av. Boran Çiçekli geldi. Yerine alındı.
Sanık tekrar söz aldı; huzurdaki tanığın beyanı ile de duruşma sırasında olayın yani konuşmaların ne şekilde olduğunu hem duruşma savcısı P. K. ve hem de duruşma Yargıcı ve bu davanın ihbarcısı Aydan Büyükyılmaz ilk elden tanıktırlar. Bu iki tanığın duruşmaya getirilmesine karar verilmesine, önceki ara karardan vazgeçirilmesini talep ediyorum, dedi.
Sanık tekrar söz aldı; bu davanın yargılamasında iddianamenin hazırlanması aşamasında yüzeysel ve göstermelik ve fakat hukuk kurallarını çiğneyen keyfi davranışlar olduğu gibi en yakın Ağır Ceza Mahkemesinde de hukuksuzluklar yapılmış ve sonrasında ise bu mahkemede tebligat işlemleri tamamlanamadan duruşma açılmış ve duruşmada teklik ilkesi getiren CMK. 179 civarı maddelere aykırılık yapılmış olduğunu her ne kadar sanık olarak bulunuyor isek de hukukçu olarak heyetinizin dikkatine sunuyorum, dedi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ İSTEM GİBİ :
1- Tanık Şevki Melikoğlu’nun mazeret dilekçesi vermiş olduğu ve mazeretinin de kabul edilir nitelikte olduğu anlaşıldığından, tanık Şevki Melikoğlu’nun yeniden açıklamalı çağrı kağıdı ile celple dinlenilmesine,

2- Mağdur P. K. ve davayı ihbar eden Hakim Aydan Büyükyılmaz’ın dinlenmeleri taleplerinin reddine ilişkin mahkemenizin 28.01.2011 tarihli ara kararının değiştirilmesini gerektiren herhangi husus bulunmadığından bu yöndeki sanığın taleplerinin reddine,
Duruşmanın bu nedenlerle 07.07.2011 günü saat: 13.30’a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi. 21/04/2011

Başkan 23988 Üye 22760 Üye 38398 Katip 102443