Mesajı Okuyun
Old 17-05-2009, 22:39   #1
Av.Ali HALLAÇ

 
Varsayılan İtirazlar ve Sonuçları.Eminim siz de merak ediyorsunuz.

Sayın Meslektaşlarım,
Bilirsiniz yasalarımızda bir çok konuda itiraz yolu veya itiraz kanun yolu düzenlenmiştir.
Hem idari hem de adli yargıda var.Bunların bir çoğu son dönemde güya yargılamayı hızlandırma ve yüksek mahkemelerin işgücünü azaltmak amacıyla düzenlenmiştir.Genel ve özel konulardaki yasalarda da itiraz yolu mevcut.
Bunlardan bazıları; Kovuşturmaya Yer olmadığına ilişkin kararlara karşı itiraz,İdari Para Cezalarına yönelik itirazlar,eski usul yasalarında temyize tabi olupda yapılan yeni düzenlemelerle bir üst mahkemeye yapılması gereken itirazlar,İcra Ceza Mahkemelerinin kararlarına karşı itiraz,vb. aklıma gelmeyen veya bilmediğim konular.
Gerek kendi meslek yaşamım gerekse yakın meslektaşlarımdan araştırdığım kadarı ile itiraz veya itiraz kanun yolu ile sonuç alabilen bir avukata rastlamadım.
Bütün hakimleri töhmet altında bırakmak amacında değilim.THS'de bu konuda kapsamlı bir anket yapılırsa belki durum aydınlanır.Belki ben yanılıyor olabilirim.
İtirazı incelemekle görevli ve yetkili mahkemelerin zaten çok ağır olan duruşma vs. işleri nedeniyle itiraz yolunun iyi işlemediği görüşündeyim.
Zira itirazın reddi kararları"matbu karar" olarak boşlukları doldurularak güven vermeyen görünüm arzetmektedir.
Adaletin gereği gibi tecellisi yani artık evrensel hale gelen"adil yargılanma hakkı" acaba mahkemelerin iş yoğunluğu,personel yetersizliği gibi ilkel nedenlere kurban ediliyor olabilir mi ?
Benim bu düşüncelerim sağlıksız ve aşırı kuşkucu düşünceler mi ,yoksa Türkiye gerçeği mi ?
Bugün 22.000 üyeye ulaşan sanırım büyük bir çoğunluğu da avukat olan THS üyeleri arasında kapsamlı bir anket yapılırsa belki sağlıklı sonuç çıkabilir. (Bu kadar sayıda avukatın meslek yaşamlarında yaptıkları itirazların hepsi hatalı veya redde mahkum olmayacağına göre)
Küçük dava büyük dava,önemli dava önemsiz dava,önemli meblağ önemsiz meblağ,önemli ceza önemsiz ceza...Ne yazık ki yasalarda yapılan böyle ayrımlar yüzünden adalet duygusu ağır bir darbe almış,insanların adalete güvenleri azalmıştır.
Yeterli sayıda mahkeme ve yargıç olamaması toplumun suçu değildir.Altyapı eksikliği insanımızın suçu değildir.Bunları yapmak devletin,hükümetin,adalet bakanlığının asli görevidir.Adalet Bakanlığının bütçedeki payının 2-3 puan artırılması ile bile birçok sorunun çözülebileceği görülecektir.
Bu meyanda ,karar kesinleşme sınırlarının ülke gerçekleri ile bağdaşmayan yüksek sınırlara çekilmesi yerel mahkeme ve ilk derece mahkeme hakiminin kararlarının denetlenebilmesi ve içtihat oluşturulmasını engellemiştir.Bu ülkede milyonlarca vatandaşın yıllık gelirine eşit olan 3.000-4000 TL.gibi kesinlik sınırları korkunçtur.Adli hatalar nedeniyle bir çok insanın umutlarının,bir yıllık gelirinin heba edilmesi olasıdır.Lütfen herkes içtenlikle ve hukukçu duyarlığıyla yanıt versin.Biz değil miyiz "adalet yerini bulsun da isterse kıyamet kopsun" diye özdeyişler söyleyen?