Mesajı Okuyun
Old 05-02-2009, 14:04   #10
karabekir

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan karabekir
Çek kanunundaki düzenlemenin devam edeceğini buna mukabil ancak 5. maddenin bu yılın sonunda yürürlüğe gireceğini belirtiyorsunuz. Şu anki çek kanununda mükerrirlik dışında bir hapis cezası öngörülmüyor ancak Ceza infaz Kanununun atıf yaptığı adli para cezası nedeniyle hapis kararı çıkması mümkün oluyor.


Örneği şöyle sembolize edelim. Ceza infaz kanunu suçluyu cezalandırma yöntemini esas alıyor ve diyor ki Suçlu Türk ceza kanununun şu maddesine göre belirlenen kişidir. Ancak Türk ceza kanununun tanımlamış olduğu suçlu tanımı çekteki eylemi gerçekleştiren kişiye uymuyor. Lakin başka bir kanun da çekteki eylemi ika edeni suçlu olarak adlandırıyor.

Ceza infaz kanunu Türk ceza kanunu mu esas alacak yoksa buna uyum sağlamayı esas almış ancak üstün körü hazırlanmış uyum kanununu mu?

Evet; Bu kanunun genel hükümleri özel kanunlardaki suçlar hakkındada uygulanacaktır ama 31.12.2008 tarihinde yürürlüğe girecektir diyoruz...Yani ki; şu anda bu kanunun genel hükümleri özel kanunlardaki suçlar hakkında uygulanamaz. O halde; uyum yasası uygulanabilir ki; ona göre çekteki ağır para cezası adli para cezasına çevrilmiştir Ceza infaz yasası uygulanabilir ancak 102. maddenin atıf yaptığı adli para cezasını düzenleyen norm ne olacak...

Özel olarak adli para cezasını düzenleyen Türk Ceza Kanununun ilgili maddesi genel kanun mudur? Ortada bana göre bir hukuk garabeti var.

Bu kadar uzattığım için kusuruma bakmayın...Bu gariplik nedeniyle zaten iflas etmiş olan, dahası dostlarına borcunu dahi ödeyemeyen bir adamın devletin kestiği cezayı ödeyemeyecek olması nedeniyle hapisle cezalandırılması ve bunun sadece borçtan dolayı olması beni hayli etkiliyor...

Çek kanunu ve Türk Ceza kanunu paralelinde bunları söylemiştim. Şu anda ortaya çok büyük sorunlar çıktı. Bundan 6-7 ay kadar evvel bunlarla birlikte durumu Adalet Bakanlığına bildirmiştim ve Adalet Bakanlığı konu üzerindeki çalışmaların devam ettiğini ve görüşlerimin dikkate alınmak üzere kanunlar dairesi başkanlığı (mıydı acaba) na gönderildiğini belirtmiştiler.

Hasılı 31.12.2008 tarihine kadar düzenleme yapılmadı. Şimdi elde olaya uygulanacak ceza normu yok. TCK'nın 52. maddesi infaz hakkında uygulanmak zorundadır. Veya Ceza infaz yasasının 106. maddesi TCK'nın 52. maddesindeki adli para cezası rejimini esas aldığı için nispi nitelikteki çek kanunundaki para cezasının hapse çevrilmesi mümkün değildir. Hatta sitede bulunan makalede de saçma şekilde hakimlerin nispi nitelikteki cezayı 52. maddeye göre belirleme yetkileri de bulunmamaktadır. Zira ceza kanunundaki hükümlerde kıyas yapılamazsa; olaya uygulanacak norm bulunmadığında hakim yeni bir norm da yaratamaz. Kişileri cezadan kurtaracak bütün şartlar fail lehine yorumlanır. Kaldı ki; şu anda faillerin lehine yorumlanacak bir durum da yoktur. Şu anda bu suçtan dolayı hüküm almış olup da cezaları infaz edilmemiş kişiler hakkında uygulanacak bir ceza normu kalmamıştır.

Zira: TCK'daki 52. madde bütün kanunlar hakkında uygulanacaktır. 52. madde nispi para cezasını düzenlememiştir. Ceza infaz yasasının 106. maddesi de nispi para cezası rejimine uygun değildir. Bu sebeplerle kişilerin salıverilmesi gerekir. Bana kalırsa ne asliye ceza mahkemelerine Cumhuriyet Savcılarının danışması gerekir ne de Yargıtay'dan karar beklemenin lüzumu yoktur. İnfaza bakan kurum aynı zamanda kanunların uygulanmasına da bakmaktadır. Örneğin TCK'daki bir madde ile hırsızlık suç olmaktan çıkartılsayda Cumhuriyet Savcıları cezaya hükmeden mahkemeden tekrar yeni karar mı isteyecektiler yoksa mevcut kanuni düzenlemeye göre hırsızlık fiilini ika etmiş kişileri serbest mi bıracaktılar?