Mesajı Okuyun
Old 19-02-2013, 10:59   #9
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Ben kendi adıma Sn.Av. Engin EKİCİ'ye katılıyorum.

Kanun ve tüzükteki "daimi memur ve müstahdem" ifadesinin çok katı yorumlanamayacağını düşünüyorum. Neticede bir posta memuru bir işyerine girdiğinde orada "görünüş itibariyle" çalışan konumunda olan herkese tebligat yapabilir (yapabilmelidir). Eğer bu görünüş hatalıysa, bu işyeri sahibinin kusuru ve sorunudur, dışarıya verilen bu hatalı görünüşün ceremesini de o çekmelidir.

Posta memurunun bir işyerine girdiğinde dışarıya verilen bu görüşün ötesinde bir araştırma yapmasının gerekli olmadığını düşünüyorum. Neticede memur bir tebligat yapmak için kişilerin SGK kayıtlarını, işe giriş bildirgelerini araştırmak durumunda olmamalı. Eğer maddeyi bu kadar katı yorumlarsak uygulamada pekçok sorunla karşılaşırız. Örnek vermek gerekirse, :
a) Sadece lise mezunu stajyerler değil, avukat stajyerleri dahi teknik anlamda avukatın daimi çalışanı değildir. (Hatta çalışanı dahi değildir) O zaman bir bürodaki avukat stajyerine yapılacak tebligatı bile geçersiz saymak gerekir.
b) Bir avukatlık bürosunu birlikte kullanan/paylaşan kişiler de (örneğin diğer avukatlar) tebligat yapılan avukatın "daimi çalışanı" değildir. Madde katı yorumlandığında aynı büroda aralarında işçi/işveren bağı bulunmayan diğer avukatlara dahi tebligat yapmak imkansız hale gelir.
c) Türkiye'de işyerlerinde kaçak işçi çalıştırmanın yaygınlığı bir gerçek. Bir işyerinde 10 yıldır çalışan bir işçinin dahi bazen SGK bildirimi olmayabilir. Madde bu kadar katı yorumlanırsa, bu tebligatlar da sorunlu hale gelir.
d) İşyerinde çalışan işçi yeni işe alınmış ve iş kanununa göre "deneme süresinde" olabilir, 2 saat önce işten çıkartılmış, eşyalarını topluyor olabilir, işten ayrılma bildirimi yapmış, tazminat ödememek için bildirim süresinin bitimine kadar çalışıyor olabilir.

Tüm bu özel durumları posta memuru ne bilebilir ne de araştırabilir. Bu nedenle benim görüşüme göre posta memuru bir işyerine girdiğinde orada "çalışan görüntüsünde" olan herkese tebligat yapabilir. Eğer bir kişi oranın çalışanı değilse, işveren onun çalışan görüntüsünde olmasına izin vermemek durumundadır. (Örneğin çalışan kıyafeti giymemelidir, tezgah arkasında durmamalıdır, çalışan masasına oturmamalıdır vs.). İşverenin bu konuda kendi kusurundan kendi yararlanıp, "işyerine" yapılan bu tebligatın geçersizliğini ileri süremez görüşündeyim. Bu konuda işveren bir zarara uğruyorsa, bunun ceremesini de tebligatı yapan karşı taraf çekmemelidir, işveren uğradığı zararı tebligatı kendisine haber vermeyen "görevlisinden" (bu örnekte stajyer) karşılama yoluna gitmelidir düşüncesindeyim.

Kaldı ki, bir an için "daimi çalışan" ifadesindeki "daimi" kelimesinde çok titiz davransak ve bu ifadeyi katı yorumlasak dahi, ifadenin devamındaki "ve müstahdemleri" ifadesinde "daimi" sözcüğü olmadığını ileri sürerek bu ve benzer örnekleri "müstahdem" olarak görmemiz de mümkün olabilir sanırım. Çalışandan önceki "daimi" sıfatı, "ve" den sonraki müstahdemi de kapsar mı tartışmasına gireceksek, ben müsade isteyeceğim, benim yerime Türkçe Öğretmenleri o konuyu irdelesin.

Konuyu özetlemek gerekirse, ben bu maddelerin "yumuşak" yorumlanması gerektiği görüşündeyim.

Güzel tartışma için teşekkürler bu arada!
İlk mesajımla tam olarak kastettiğim bu idi.

Ben de gerek size, gerekse Sayın YILDIZ HUKUK'a teşekkür ederim Sayın Admin.

Saygılarımla..