Mesajı Okuyun
Old 04-06-2011, 23:48   #32
Av.Şenol Saltık

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım ;

Avukatlık mesleğinin temel sorunu malesef avukatın toplumda ve yargı mercileri nezdindeki statü ve prestijinin son derece zayıf olmasıdır. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Temel nedenlerden biri avukatlık mesleği ile ilgili yasal düzenlemelerin çağdaş ülkelerdeki örneklerinden daha geride olmasıdır. Ülkemizde savunmayı temsil "avukat" , yargılamanın diğer sujeleri olan "sav" ve "hüküm" organlarından çok kalın çizgilerle ayrılmış ve ötekileştirilmiştir. Bunun sonucu olarak, avukatın yargılamaya etkin bir şekilde katılma ve delil toplama hakkı bulunmamaktadır.Aslında bu durum biraz da toplumdaki adalet ve hukuk algısının yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır. Avukatların beyanlarının hakimin süzgecinden geçtikten sonra tutanağa geçirildiği bir yargılama sisteminde diğer detayları tartışmak anlamsız olacaktır. 1927 tarihli Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu 2011 tarihinde değiştiriyoruz. Ancak, yasanın yeni halinde de hakimin tarafların beyanını özet olarak tutanağa geçebileceğine ilişkin düzenleme aynen duruyor(madde 154). Yasanın bu şekilde çıkmasına hiçbir tepki vermeyen, tartışma konusu dahi yapmayan meslektaşların yargılama sırasında sorunlarla kaşılaşması son derece doğaldır.

Avukatların tüm sorunlarının çözülebilmesi için, uzun bir zaman gerekiyor. Neticede, çözüm sadece yasal düzenlemelerle giderilemez. Aynı zamanda avukatların toplumdaki prestijinin artması ve yargılamanın diğer sujeleri karşısında konumlarının güçlenmesi sağlanmalıdır.

Kanaatimce, bunun için ilk adım ciddi bir avukatlık sınavı olmalıdır. Ülkemizde kalitesi tartışılan ve özel üniversitelerin açılmasıyla çığ gibi artan hukuk fakültelerini bitiren tüm mezunların hiçbir elemeden geçmeden avukat sıfatını kazanması son derece yanlış bir uygulamadır. Seçme ve elemenin olmadığı hiçbir meslekte standart bir kaliteden bahsedilemez. Bugün en vasat memur kadrosuna girebilmek için dahi KPSS sınavına girmek gerekmektedir. Hakim ve savcılar ciddi bir sınavla mesleğe seçilmektedir. Bunlar kaşısında, yargılamanın ana sujesini temsil eden avukatın, hiçbir elemeden geçmeden mesleğe kabulü temel sorunlarından biridir. Bugün bir hakimin ağır ceza mahkemesine seçilebilmesi için en az 15 yıllık kıdemi olması gerekmektedir. Oysa, stajını yeni bitirmiş bir avukat pekala ağır ceza davası yürütebilmektedir. Bu çok temel bir çelişkidir.

Avukatlık sınavı yanında baro sınavları dahi yapılmalıdır. Yani her baro, kendi bölgesi için avukatlık sınavı düzenlemelidir. Çağdaş ülkelerin çoğundaki uygulama budur.

Ciddi bir sınav sistemi oluştutulduktan sonra, Baroların etkin şekilde çalışması için tüm avukatların ortak bir akıl üretmesi gerekmektedir. Şikayet etmek yerine meslektaşlarımızın onda biri dahi sorumluluk alarak düzenli şekilde barolarda görev alsa sorunların çoğu orta vadede çözülebilir.

Yasal düzenlemelerde avukatlar örtülü olarak "yok" sayılmıştır. Ancak, temelde "savunma" mesleğini icra eden avuatlar, sıra kendi haklarını savunmaya geldiğinde şaşırtıcı derecede pasif kalmaktadır. Bu anlayış değişmediği sürece hiçbir ilerlemeden bahsedemeyiz.

Unutmayın hak verilmez alınır...

Saygılarımla