Mesajı Okuyun
Old 31-08-2006, 10:41   #22
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

HD 21, E: 2001/000673, K: 2001/000593, Tarih: 01.02.2001
[*]İŞ KAZASI[*]MANEVİ TAZMİNAT[*]İŞÇİNİN TAM KUSURLU OLMASI

Bütün kusurun zarara uğrayanların murisinde olduğu tespit edildikten sonra, zarara uğrayan mirasçılar yararına manevi tazminata hükmedilmesine olanak yoktur. Kimse kendi kusurundan yararlanamaz ve tersinin kabulü, tam kusurlu bulunan işçinin kusurlu davranışlarının sonuçlarından, istihdam eden kimseyi sorumlu tutmak olur ki, bu hak ve nesafet kuralları ile bağdaşmaz.

(818 s. BK. m. 45, 47) (1475 s. İş K. m. 73)

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hacer Pat tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma doğrultusunda işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Gerçekten, zararlandırıcı olaya maruz kalan işçi, olay günü işyerine gitmek üzere aracı ile aynı zamanda işyerine diğer işçi arkadaşlarını da götürürken trafik iş kazası sonucu ölmüştür.

İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73. maddesinin açık buyruğudur.

12.7.2000 günlü bilirkişi raporunda; işverenin kusursuz işçinin ise %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir.

Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 73. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle, 1.7.1997 günlü bozma ilamında belirtildiği üzere, işlem yapılmadığı, davacılar murisinin tecrübe ve bilgisinin taşıma yönünden yeterli olup olmadığı, işverence böyle bir görevlendirmenin ne derece yerinde olup almadığı, hiç irdelenmemiş ve işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle, kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 73. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıkladığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Kabule göre de; bütün kusurun zarara uğrayanların murisinde olduğu tespit edildikten sonra zarara uğrayan mirasçılar yararına manevi tazminata hükmedilmesine olanak yoktur. Zira bir genel hukuk kuralı olarak "kimse kendi kusurundan" yararlanamaz ve giderek kendi kusurlu davranışlarının sonuçlarına katlanmalıdır. Tersinin kabulü, tam kusurlu bulunan işçinin kusurlu davranışlarının sonuçlarından istihdam eden kimseyi sorumlu tutmak olur ki, bunun hak ve nesafet kuralları ile bağdaştığı söylenemez.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 73. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 01.02.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.