Mesajı Okuyun
Old 06-05-2017, 16:44   #101
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/20902
K. 2017/358
T. 17.1.2017

KATKI PAYI ALACAĞI DAVASI (Davacının Somut İnandırıcı Görgüye Dayalı Tanık Beyanları ve Mevcut Delillerle Paranın Varlığı ve Davalıya Verdiğini Kanıtlayamadığından Davanın Reddine Karar Verilmesi Gerektiği)

TANIK BEYANLARI (Dinlenen Davacı Tanık Beyanlarında Paranın Varlığı Miktarı Yönünde Çelişkili Beyanda Bulundukları Davalıya Verdiğine İlişkin Bilgilerinin Duyuma Dayalı Olduğu - Davacının Görgüye Dayalı Tanık Beyanları ve Mevcut Delillerle Paranın Varlığı ve Davalıya Verdiğini Kanıtlayamadığı)

• İSPAT YÜKÜ (Kanunda Aksine Bir Hüküm Bulunmadıkça Taraflardan Her Birinin Hakkını Dayandırdığı Olguların Varlığını Kanıtlamakla Yükümlü Olduğu - Gerek Doktrinde Gerek Yargıtay İçtihatlarında Kabul Edildiği Üzere İspat Yükünün Hayatın Olağan Akışına Aykırı Durumu İddia Eden Kimseye Düşeceği/Katkı Payı Alacağı Davası)

DEĞER TESPİTİ (Mahkemece Farklı İki Dosyada Alınan Değer Tespitine İlişkin Değerlendirme Farklılığına Yönelik İtiraz Dikkate Alınarak Yeni Bir Bilirkişi İncelemesi Yaptırılarak Raporlar Arasındaki Aykırılığı Giderici Yeni Bir Rapor Alınması ve Sonucuna Göre Alacağa Karar Verilmesi Gerektiği)

4721/m.6

ÖZET : Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden kimseye düşer. Dosya kapsamında dinlenen davacı tanık beyanlarında; paranın varlığı, miktarı yönünde çelişkili beyanda bulundukları, davalıya verdiğine ilişkin bilgilerinin duyuma dayalı olduğu görülmektedir. Mahkemece davacının somut, inandırıcı, görgüye dayalı tanık beyanları ve mevcut delillerle paranın varlığı ve davalıya verdiğini kanıtlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin hatalı değerlendirilerek yazılı şekilde karar doğru olmamıştır. Davacının taşınmazla ilgili temyiz talebine gelince; mahkemece, farklı iki dosyada alınan değer tespitine ilişkin değerlendirme farklılığına yönelik itiraz dikkate alınarak yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar arasındaki aykırılığı giderici yeni bir rapor alınması ve sonucuna göre alacağa karar verilmesi gerekirken itiraz edilen rapora itibar edilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı H. H. vekili, dava dilekçesinde belirtilen malvarlığı ve verilen para nedeniyle toplam 103.570,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı B. B. vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalıya verilen 10.000 dolar alacak talebi yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 doların, 6438 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölüm yönünden 36.884,88 TL katkı payı ve 24.242,48 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, boşanma dava tarihinden sonra yapılan tadilat masrafları yönünden talebin genel nitelikte alacak olduğundan Mahkemenin görevsizliğine, takı bedeli ve kira gelirine ilişkin talep yönünden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin ve davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Davalının 5.000 dolar alacak kalemine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; davacının dava dilekçesinde evlenmeden önce biriktirdiği 10.000 dolar paranın evlendikten sonra borçların ödenmesi için davalıya verdiği, davalı tarafından geri verilmediğini iddia ettiği, davalının davacının 10.000 dolar vermediğini beyan ettiği, Mahkemenin dinlenen tanık beyanlarından ve iş kayıtlarından davacının çalıştığı ve bir birikimin olduğu, bekarlık döneminde çalışıyor olması ve ailesi ile yaşıyor olması dikkate alındığında davacının birikim yapabileceği anlaşılarak talebin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden kimseye düşer.

Dosya kapsamında dinlenen davacı tanık beyanlarında; paranın varlığı, miktarı yönünde çelişkili beyanda bulundukları, davalıya verdiğine ilişkin bilgilerinin duyuma dayalı olduğu görülmektedir. Mahkemece davacının somut, inandırıcı, görgüye dayalı tanık beyanları ve mevcut delillerle paranın varlığı ve davalıya verdiğini kanıtlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin hatalı değerlendirilerek yazılı şekilde karar doğru olmamıştır.

3. Davacının 6328 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; tasfiyeye konu taşınmaza ilişkin yapılan keşif sonucunda alınan değer raporunda taşınmazın 14.04.2011 tarihindeki değerinin 145.900,00 TL olarak belirlendiği; yine, taraflar arasında görülen İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/506 Esas sayılı ecrimisil alacağına yönelik dava dosyasında dava tarihi olan 20.09.2011 tarihinde taşınmazın değerinin 172.660,00 TL olarak tespit edildiği, davacının değer raporları arasındaki değerlendirme farklılığına ilişkin itirazının dikkate alınmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, farklı iki dosyada alınan değer tespitine ilişkin değerlendirme farklılığına yönelik itiraz dikkate alınarak yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar arasındaki aykırılığı giderici yeni bir rapor alınması ve sonucuna göre alacağa karar verilmesi gerekirken itiraz edilen rapora itibar edilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; tarafların öteki temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine ve taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarxKazncı