Mesajı Okuyun
Old 12-04-2022, 22:25   #2
Av.Gnyl

 
Varsayılan

Adalet Kavramı üzerine yüzyıllarca tanımlamalar, tartışmalar yapılmış ve hala bu tanım ve tartışmalar sürüp gitmektedir. Hal böyle olunca adalet konusuna değinmek, belirtilen görüşü savunmak ve sürdürmek ciddi bir iş olduğu kadar çetrefilli ve az da olsa cesaret gerektiren bir konu.
Adaletin toplumdaki yeri hususunda bir değerlendirmeden önce, adaletin ne olduğuna değinmeye ihtiyaç vardır elbette (Bu vesileyle belki de ileride adalet konusunda görüşlerinizi de ifade edersiniz).
Şuanda adalet konusuna değinmeden (bu hususta ileride ifade edeceğiniz görüşe karşılık görüşümü ifade etmeyi saklı tutarak) , "Adalet arayışı ve icrasında; din, iman, ırk, etnik, kültürel kimlik, mezhep, tarikat, grup, parti, hizip, ekol, ideolojik nitelik/tanım/değer ve aidiyetlerin olumlu ya da olumsuz bir etkisi olamaz." ifadeniz, tartışılır olduğu kanaatindeyim. Şöyle ki;
Öncelikle belirtmek gerekir ki, her insan bir konu hakkında görüşünü belirtirken, gündelik işlerini bile yaparken vs. hülasa, hayatını idame ettirirken yapacağı veya yaptığı her hareket ve fiilinde muhakkak heybesinde yer ettiği değerler (felsefi düşünce, dini inanç, siyasi görüş vs) ile ilintili(dir) olacaktır. Bununla birlikte kişinin bir konu hakkında da görüşü ve icrası, heybesindeki değerlerden ayrık düşünülemez. İlliyet bağının olduğu kuşkusuzdur.
Kişinin dini inancından felsefi görüşüne değin heybesinde olan tüm değerleriyle, adalet arayışı ve icrası için yaptığı/yapacağı her arayış ve icrası, "adalet arayışı ve icrasında" olumlu veya olumsuz yönde etkilediği ve ilintili olduğu/olacağı kanaatindeyim. Nitekim adalet arayışında olan da icrasında olan da;sıfatı, dili, mezhebi, rengi ne olursa olsun akli melekeleri yerinde olan herkestir(bu kişiye adalet arayışçısı ve icracısı da denilebilir) .
Netice olarak adalet arayışçısı ve icracısı olan insanın heybesindeki değerler, adalet arayışı ve icrası konusunda olumlu ya da olumsuz etki yapacaktır kanaatindeyim.
Saygılarımla...