Mesajı Okuyun
Old 27-03-2007, 20:51   #23
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu ifade eblekçedir ve günlük yaşamımızda yeri olmamalıdır

Eblekçe ve Türkçe ve dahası ÇDT eleştirisi yan yana?

Alıntı:
'Onun adına üzüldüm/sevindim.' hilkat garibesi bir ifadedir. Her duyduğumda tüylerim diken diken olur ve açıkçası bütün içtenliğin sıyrılıp gittiğini, hakaret edildiğini düşünürüm. İfadeyi icadeden; diğer bireyin içindeki üzüntüyü paylaştığını, üzüntüyü onun içinde duyduğu yoğunlukta duyduğunu ifade etmenin en iyi yolu budur gibi düşünüyor aklı sıra. Bilmediğiniz birşeyi paylaşamazsınız. Biz Türkler dürüstlük ve içtenliğe önem verir, duygularımızı da pek dışa vurmaz, söze dökmeyi sevmeyiz. Bilmediğimiz birşeyi paylaştığımızı ima etmek; karşımızdakinin iç dünyasına bilmiş havalarda tecavüz etmek, bizim de onun kadar duygulanabildiğimizi iddia etmek, dolayısıyla duygularını, yani üzüntüsü veya sevincini, küçümsemek anlamına gelir. Hiç hoş karşılanamaz

Sayın Ahu'ya katılıyorum. Anlatımınızdaki rahatsız edici yönün altını çizmiş: Kişisel görüşleri, dilin bilimsel terminolojisi başlığında sunmak.

Alıntı:
İkinci eleştirinize gelince. Bu kullanımın aklı sıra empati (bu sözcüğü kullanmak zorunda kalmak istemiyordum, ama sizin için daha anlaşılır kılmak istedim) ifadesi olarak ortaya çıktığına ilişkin görüşlerimi gönderimde açıkça belirtilmiştim zaten. Bu durumda bile 'Senin/Ayşe için üzüldüm.' demek dilimizde yeterlidir. Buna bir itirazınız varsa, duymak isterim.

Altını çizdiğim cümle hakaretamiz bir cümledir. Ama aynı üslupla yanıtlanmanız sözkonusu bile olamaz.

Yukarıdakinden bir önceki alıntıda "adına" kalıplı cümlenin kullanım gerekçesine dair açıklamalarınızda "empati" gerekçesinin izi değil, esintisi dahi yoktu, ama size anımsatmam üzerine hemen yukarıdaki açıklamayı yaptınız. Bu şartlarda adil tartışmamız beklenemez zaten.

Alıntı:
'Seni seviyorum' diye bir tümce Türkçe' de yoktur; daha doğrusu kullanılmaz. Biz sevgimizi gösterir, hatta daha da makbulu, hissettiririz. Zart zurt, orada burada, olduk olmadık yer ve zamanlarda 'Seni seviyorum.' demeyiz. Bu ayıptır. Sevdiğimiz kişi bizim onu sevdiğimizi bilir. İster davranışlarımızdan, ister içgüdüsüyle; ama bilir. Bizim bunu ona söylememiz gerekmez

Bu çok çok iddialı savınızı bütün olarak alıntıladım. Her cümleniz için upuzun paragraflar yazabilirim, ama yorumsuz bırakıyorum. Yanıtı , şairlere atıf yapmanız üzerine size örneklenen şairlerin şiirleri ile verilmiş. (Gerçi bu kez de, onlar sayılmaz, onlar sanatçı demişsiniz. Şaka mıydı?)

Alıntı:
Bazı şaşkınlar bunun Türkçe' nin sözcük fakirliğine bağlamak gibi bir gaflete düşerler. Bu söz konusu bile değildir

Alıntı:
Bazı şaşkınlar bunun Türkçe' nin sözcük fakirliğine bağlamak gibi bir gaflete düşerler. Bu söz konusu bile değildir. Herşeye ayrı bir ad vermek, her niteliği farklı bir sıfatla belirtmek, her eylemi farklı dillendirmek dilin zenginliğini göstermez; o dilin yapısındaki zayıflığı, o dili konuşanların zekasındaki eksikliği, esneklikten yoksunluğu gösterir.

"Eblekçe", "şaşkınlar" ve kalime haznesi yüksek dilleri konuşanları "zeka eksikliği" ile suçlamak.

...

Alıntı:
Gerçekten çok hoşsunuz; her yazdığımda ısrarla yanlış anlaşıldığım bir çalışma grubunda hissettirdiniz kendimi birdenbire


Sayın Hekimbaşı,

Bilenleri dinlemek, hatta hiç konuşmaksızın, sözlerini kesmeksizin izlemek, öğrenmek ve dolayısıyla ilerlemek adına önemli.

İddia sahibi eleştiriye tahammüllü olmalı.Ki aynı durum eleştiren için de geçerli. Aynı görüşleri paylaşanların karşılıklı alkışı, çoğu kez daha iyiye, daha güzele götürmez. Zıt sesler birbirini büyütür, güzelleştirir. (Birbirlerini duyuyor, anlıyor ve egolarına yenilip kılıç kalkan kuşanmıyorlarsa elbet)

Avukatlık mesleği bizlerin gerek iddia ve gerek savunma yetilerini, daha önemlisi bazen kazanıp bazen kaybedilebileceğini, ama her iki sonuçta da genelin içinde kişisel ilerlemenin de yaşanacağını, hatta bazı kaybedilenlerin daha fazla araştırma ve dolayısıyla daha çok bilgiye ulaşma olanağı sağlayarak daha yapıcı ve daha motive edici olabileceğini, yıllar içinde öğretiyor. Bir tartışmada haklı veya haksız çıkmak değil, bilgiye ulaşmak önem kazanıyor.

Lütfen hukukçular hakkında biriktirdiğiniz gözlemlerinize, yukarıdaki paragrafı da ilave ediniz.

Ancak şu anki kızgınlığınız geçtikten sonra

Saygılarımla...