Mesajı Okuyun
Old 29-07-2011, 21:16   #4
Admin

 
Varsayılan

Kredi kartlarında üyelik ücreti alınıp alınmayacağı konusu üzerine bir kitap yazsak, en kalın hukuk kitaplarından birini oluşturabiliriz sanıyorum. Hatta aslında bu konuda kitap yazmak da yetmez, bu konuya özel bir dersi hukuk fakültelerine koymak dahi düşünülebilir, zira uzun yıllardır bu konu kadar karışık hale gelmiş bir hukuki ihtilaf daha hatırlamıyorum.

Herkesin elinde birbirine zıt içtihatlar ve mahkeme kararları var: Banka vekilleri kredi kartlarından sabit ücret alınabileceğine dair yüzlerce içtihatı mahkeme dosyalarına ekliyor. Tüketiciyi koruma dernekleri ise aksi yönde yüzlerce değişik kararı internet sitelerinde yayınlıyor.

Sonuçta ben bir hukukçu olarak hukuki mutabakatın ne olduğunu çözebilmiş değilim, sokaktaki vatandaşlar ne durumda tahmin bile edemiyorum. Durumu bize izah etmek isteyen meslektaşlarımızın ise içtihat eklememelerini özellikle rica etmek gerekiyor sanıyorum.

Yetkili olup olmadığına bakmaksızın ve hatta bazı durumlarda kanunu çiğnemeyi de umursamadan ilgili, ilgisiz her konuda yönergeler, yönetmelikler, talimatlar çıkaran idare bu konuyla ilgili niçin idari bir düzenleme yapmıyor ve konuyu olumlu/olumsuz bir sonuca bağlamıyor ben çözebilmiş değilim.

Bu arada kişisel görüş bildirmek gerekirse, sözleşmede yer almak şartıyla ben kredi kartlarından ücret alınmasının borçlar hukuku ve bankalar hukuku kapsamında mevcut hukuki mevzuata aykırı olmadığı görüşündeyim. Bunun aksi yönde savaş veren Tüketici dernekleri (ve bu doğrultuda karar oluşturan pek çok hakem heyeti) bence hatalı bir noktada duruyorlar. Öte yandan yine naçizane görüşüme göre -bu konuda özel bir düzenleme yapılmadığı sürece- kredi kartlarındaki sabit ücretle savaş, BK yerine Rekabet Hukuku temelli yapılmalı. Bankalar BK'ya göre kredi kartlarından sabit ücret alamaz tezi -tekrar ediyorum, aksine bir düzenleme olmadığı sürece- sözleşme serbestisi ilkesine takılacaktır, ki habere konu Yargıtay kararının özü de esasında bu. Oysa bu yöndeki savaş, Rekabet Hukuku çerçevesinde "niçin hemen hemen bütün bankalar kredi kartlarından sabit ücret alıyor, ücretler bu kadar birbirine yakın ve artışlar da hep birbirine paralel oluyor" tezi dayanak alınarak oluşturulursa, 4054 sayılı yasanın 4. maddesindeki "uyumlu eylem" yasağı çerçevesinde daha etkili sonuç almak mümkün olabilir diye düşünüyorum.

Üstelik bu savaşı BK temeline otturttuğunuzda, her tüketicinin tek tek işlem yapması gerekiyor ve sonuçta hakem heyetinden olumlu karar çıkarsalar dahi, bankanın zararı çok cuzi (bir yıllık kart ücreti) oluyor. Oysa 4054 sayılı yasa kapsamında mücadelen sonuç alınırsa, bankalara cirolarıyla orantılı para cezaları verilmesi kuvvetle muhtemel ki, hiçbir ticari işletme iki kuruşluk kart ücreti için böyle bir ceza ile karşı karşıya kalmak istemeyecektir.