Süre tutum, nam-ı diğer, "Adem-i kanaatle" temyiz
Ne zaman süre tutum dilekçesi versem, mesleğe başladığımdaki alışkanlıkla "Kararı adem-i kanaatle temyiz ediyoruz" cümlesini yazdığımda, komik de gelir. Adem-i kanaat, Ademin kanaati, insani kanaat/düşünce, refleks, böyle olmamalı düşüncesi, önyargı, peşin hüküm, adına ne derseniz deyin. Gerekçesini bilmediğim kararın, yanlış olduğu inancıyla temyiz etmek, anlamsız ve zaman kaybı, hak kaybına neden olucu.
Neredeyse 5-6 farklı temyiz müddeti, üstelik tefhim/tebliğden başlama farklılığı gözetilince, inanın aklıma, acaba "Birinden birinde hata yapılır nasılsa" mantığı ve "Ne kadar atlanırsa, o kadar az Üst Mahkeme yoğunluğu" düşüncesinden öte bir mantık yürütme gelmiyor.
Üstelik ekseriyetle maddeye müteallik çekişmenin görüldüğü AHM de daha uzun bir süre/15 gün, yine üstelik tebliğ ile, özgürlüğün ve yaşamların tartışılıp hüküm altına alındığı Ceza mahkemelerinde ise yarısından daha az/7 gün , üstelik tefhimden itibaren...
Anlaşılmaz...