Mesajı Okuyun
Old 07-11-2008, 21:40   #6
Themis99

 
Varsayılan

Acaba burada Yargıtay 'ın


Alıntı:
Hastanesince verilen 02/11/2006 tarihli raporu da değerlendirilerek söz konusu raporda zikredilen depresif anksiyöz duygulanımların meydana gelen cinsel saldırı olayına bağlı olup olmadığı, 5237 TCK'nın 102/5. maddesinde belirtilen beden veya ruh sağlığının bozulmasını ihtiva edip etmediği hususunun Adli Tıp Kurumunun ilgili İhtisas Kurulana sorularak, sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Alıntı:
Mağdur hakkında ... Devlet Hastanesi tarafından verilen raporun yeterli olmadığı, bu nedenle en yakın Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması;

Alıntı:
uyuşturucu madde imal edilip edilmediği hususunda 14.04.1982 tarih ve 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 7. maddesi ile kurulmuş bulunan Adli Tıp Beşinci İhtisas Kurulu'ndan mütalaa alınarak, suç niteliğinin tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uyuşturucu madde imal etmek suçundan hüküm kurulması,
şeklide ki ve benzeri içtihatlarının da etkisi olabilir mi?
Yargıtay bir çok kararında Adli Tıp kurumundan görüş alınmasını yargılama açısından zorunlu kabul etmektedir. Ayrıca şimdi hatırlamadığım bir kararında, uzmanlık gerektiren bir konuda bilirkişi raporuna aykırı şekilde karar verilemeyeceğini hükme bağlamıştı.
Yargıtay'ın hakimler üzerinde ki denetim mekanizması da dikkate alınmalıdır.
Sadece bununla açıklamak,yada bu hususun da dile getirmek belki çok iyimser bir yaklaşım .

Bu durumda şunuda sorgulamak gerekmektedir.
Kararlarında hatalı olan,yasayı yanlış uygulayarak bir zarara sebebiyet veren hakimler yönünden nasıl bir hukuki süreç başlatılmalıdır? Ve bunu kim yada kimler başlatmalıdır?
Saygılar.