Mesajı Okuyun
Old 26-02-2008, 14:40   #3
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın Av.Şehper Ferda Demirel,
Tüm beyanlarınıza katılıyorum.
Ancak, hukuk aslında "ideal hukuk ", olması gerekenin en ideali olarak işleyen bir hukuk olduğu takdirde tüm taraflarda tatminkarlık ve karara teslim olma duygusu yaratır.
Yargılaması uzun süren davalar,alacak kuşa döndükten sonra mahkemelerden çıkan kararlar,davalarda delil yorumunun yanlış yapılması sebebiyle oluşan haksızlıklar, bu tatmin duygusunu ortadan kaldıran ve insanlarda "Bu mu adalet ?" şeklinde sözler sarfetmesine sebeb olan durumlar ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenle,hakimin usulü yanlış uygulaması sebebiyle teklif edilen yemin delilinin eda edilmesinden sonra (yada edilmemesinden sonra ) kim yada nasıl varolan yanlışlığı düzeltebilecektir?

Yeminin eda edilmesi sebebiyle hakim huzurunda oluşan takdirin yönünü hangi delil yada karar ortadan kaldırabilecektir?

Tüm kanunlar ve usul kuralları,uygulayıcıların ehil olduğundan hareketle doğru yolu gösterirler.En iyi uygulayıcının elinde bir usul kuralı "haklıya hakkını teslim ederken",bu kuralın kötü kullanıcının elinde hukuk gasblarına sebeb olduğu da bir gerçektir.

Sadece hakimlik mesleğinde değil tüm mesleklerde araştırmacılığın,uzmanlığın gitgide azaldığı,araştırma,çalışma yerine kolaycılık,tekrarcılık ve taklit vakalarının çoğaldığını düşünmekteyim.

Bu nedenle,aslen kanunla kuralları tesbit edilen bu denli güçlü ve kesin bir delilin takdiren kullanılmasına karşıyım.

Bana göre YEMİN delili,çağımızda tarafların iddialarını ispatlamak için kullandıkları bir usul olmaktan çıkarılmalıdır.

Yemin deliline dayandığınız konuda "karşı tarafın ateist olduğunu öğrenirseniz ne olacak?"

Bu takdirde muhatabın yalan yere yemin ettiğini,ateist olduğunu nasıl ispatlayacaksınız?Allah inancı olmayan şahsın yemin etmesinin yasal sonucu nasıl ortadan kaldırılacak?

"size sorulan sualler hakkında hakikata muvafık cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamıyacağınıza Allahınız ve namusunuz üzerine yemin eder misiniz" ve o kimse de "Allahım ve namusum üzerine yemin ediyorum" der."

Karşı tarafın Allah inancı olup-olmadığını yada namus kavramı olup-olmadığını kim bilebilir?"

Sonuç olarak "Bir yemin ettim ki dönemem " hususu delil olmaktan (bu çok iddialı olabilir) kesin delil olmaktan çıkarılmalıdır.

Saygılarımla