Mesajı Okuyun
Old 19-06-2006, 20:19   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/6474
K. 2002/7945
T. 13.6.2002

• AİLEYİ KORUYUCU TEDBİRLER ( Sulh Hukuk Hakimi Tarafından Resen Gözönünde Bulundurma )

• SULH HUKUK MAHKEMESİ ( Tarafın Dinlenmesine Gerek Olmadan Tedbir Kararı Vermesi )

• MAHKEMECE VERİLEN NİHAİ KARARLAR ( Temyiz Yoluna Başvurulabileceği - Şiddete Uğrama )

• AİLE İÇİ ŞİDDET ( Mahkeme Kararında 6 Ayı Geçmemek Üzere Verilen Tedbir )

• TEDBİRE AYKIRI DAVRANIŞ ( Tutuklanacağı Ve Hürriyeti Bağlayıcı Cezaya Mahkum Edileceği )

• KUSURLU EŞ ( Tedbir Kararının Nihai nitelikte Olmadığı Sürekli Sonuç Doğurmayacağı )

• TEDBİR KARARINA İTİRAZ ( Tefhim Veya Tebliğinden İtibaren Üç Gün - Asliye Hukuk Mahkemesine )
1086/m.105, 106, 107, 108, 109

ÖZET : 4320 sayılı kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından resen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta " Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini gözönüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık yada karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm esas ve hakimin reddi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : "Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir" ( HUMK. md. 427 ). Şu halde incelenen kararın niteliği ortaya konularak öncelikle kararın temyizinin kabil olup olmadığının çözümlenmesi gerekmektedir.

4320 sayılı kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından resen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta " Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini gözönüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık yada karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır " açıklamaları yapılmıştır.

Görüldüğü üzere bu karar kusurlu eşin saldırılarına son verilmesinin kendisine ihtarından ibaret kısa süreli bir tedbir niteliğindedir. Bu açıklamalar kararın nihai nitelikte olmadığını sürekli sonuç doğurmayacağını göstermektedir.

Öte yandan kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda müzakeresi sırasında 1/2. maddeye " Bu karara karşı tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz edebilir. Asliye Hukuk Mahkemesi itirazı üç gün içinde sonuçlandırır. Bu karar kesindir. İtirazlar verilen tedbir kararının uygulanmasını tehir etmez " biçimindeki eklemeye genel kurul müzakerelerinde karşı çıkılmış ve bu ekleme kanun metninden çıkarılmıştır. Bu konunun müzakereleri sırasında konuşmacılar kanunun ön gördüğü kararın tedbir niteliğinde olduğunu hemen uygulanarak aile içi şiddetin bıçakla keser gibi kesilmesi ve ortadan kaldırılması gereğine işaretle " onun için Sulh Hukuk Mahkemesi kararı kesin olmalıdır " demişlerdir. Bu görüşlere cevap veren ilgili Bakan " Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik ve ilavelerin taslaktan çıkarılmasını talep ediyoruz; Çünkü bunlar taslakta yer aldığı müddetçe, kanunun ruhuna aykırı olacaktır.... Kusurlu eşin genel hüküme göre itiraz hakkı vardır; yani Sulh Hukuk Mahkemesine itiraz edilebilir. Asliye Hukuk Mahkemesine ittiraz hakkı sağlamak, kusurlu eşe ek bir itiraz hakkı sağlamak anlamını taşımakta, zaten şiddet mağduru olan kadın ve çocukların bu süre zarfında daha çok mağdur olmalarına sebep olmaktadır " demiştir. Bu açıklamalardan sonra tasarıya Adalet Komisyonunda yapılan itiraza ilişkin eklemeler çıkarılmış; kanun bu hali ile kesinleşmiştir.

Şu halde 4320 sayılı kanun uyarınca oluşturulan kararları, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 105, 106, 107, ve 108. maddelerinde belirlenen prosedür uyarınca ittihaz olunan ve bu kanunun 109. maddesi uyarınca 10 gün içinde dava açılması şartıyla değil hakimin tayin ettiği süre ile geçerli ve temyiz incelenmesine tabi bulunmayan geçici tedbir niteliğinde kabul etmek, kanunun tedvin amacına uygun düşecektir.

Temyiz isteğinin bu sebeplerle reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle temyizi kabil olmayan karara karşı vaki temyiz isteğinin REDDİNE, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine 13.06.2002 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :
4320 sayılı yasa gereğince verilecek tedbir kararlarında Hakim duruşma yapma zorunluluğunda değildir. Yasa zaten bu hususu Hakimin takdirine bırakmıştır. Bu sebeple Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 105/1. maddesinin bu yasaya tabi işlerde uygulama olanağı yoktur. Açıklanan bu nedenle sayın çoğunluğun kararının gerekçesine iştirak etmiyorum.

KARŞI OY :
Hakimin reddi isteği Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 35. maddesi uyarınca bizzat ret edilen hakim tarafından ret edilmiştir. Bu karar refık hakim tarafından da incelenmediğine göre denetimsiz kalmaması bakımından reddi hakim yönünden temyiz isteğinin incelenmesi gerekir. Öte yandan asıl hükme yönelik temyiz isteğinin ret edilmesi reddi hakim konusundaki temyizin incelenmeyeceği anlamınada gelmez. Çoğunluk görüşüne bu sebeple katılamıyorum.



Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.

www.kazanci.com.tr