Mesajı Okuyun
Old 27-04-2019, 00:42   #1
guney1988

 
Varsayılan KMK m.33'ün Anayasaya aykırılığının ileri sürülmesi

Merhabalar
Aidat konulu itirazın iptali davasında başlıktan da anlaşılacağı üzere Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 33. maddesinin, "Hak Arama Hürriyeti" bakımından Anayasaya aykırılığını ileri sürmeyi düşünüyorum.
Tebligat Kanunu Ek madde 1'e göre fiilen oturana yani kiracıya yapılan tebligat geçerlidir. Ancak KMK'nun 33. maddesinde bu tebliğ edilen kurul kararına itiraz hakkı sadece kat malikine tanınmıştır.
Mevzuata göre ortak giderlerin ödenmesinde asıl sorumlu Kat Maliki olsa da taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre kiracının bu meblağdan sorumlu tutulabilir ve bunun önünde herhangi bir kanuni engel yoktur. Hatta kiracılar bu tutardan müşterek ve müteselsil sorumludur.(KMK m.22) Zaten bildiğiniz üzere bu giderler uygulamada çoğunlukla kiracıya yüklenmektedir. Kat Malikleri Kurulun'a izleyici olarak katılıp dilek/temenni konuşması yapabilse de herhangi bir oy hakkı olmayan kiracının (ki doğal olan budur), ödemek zorunda kaldığı ve kendisini ilgilendiren kararlara itiraz hakkı yoktur. Buna rağmen kararın kesinleşmesi ve borç doğurması için gereken tebligatta kiracı muhattap olarak alınmıştır.
Örneğin; bu giderlere kiracının ödemek zorunda olmadığı demirbaş giderlerinin eklenmesi halinde hatta usulsüzlük yapıldığını düşünmesi halinde kiracının karara itiraz etmeye yetkisi yoktur. Mal sahibine durumu iletip itiraz etmesini dilemekten başka şansı yoktur. Sözleşmesine göre Kiracısı aidatı ödediği sürece (çünkü ödemese yönetim sadece kiracıdan da talep edebilir, bu riski çoğu kiracı almak istemez) aidat ödemek zorunda kalmayan Mal Sahibinin bu yola Kiracısı için başvurma ihtimali çok azdır. Güçsüz taraf olan (uygulamada ve mevzuata göre kiraya verene karşı güya korunan) kiracının mal sahibine mecbur edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu fikrindeyim. Çevremde ve dosyalarımda gördüğüm kadarıyla yıllarca mal sahibini bile tanımayan aradaki emlakçı ile iletişimi lüzum oldukça kuran kiracı çoktur. Mal sahibi kabul etti diyelim, durumun mal sahibine iletilmesi, mal sahibinin karar vermesi ve dava açması sırasında geçecek süre zarfında hak düşürücü sürenin de dolması mümkün. Zaten hakkını bir başkasının üzerinden aramak hak aramak değildir.
İlgili kanun maddeleri aşağıda konu hakkında ne düşünürsünüz?
Şimdiden teşekkürler


Bağımsız bölüm sahiplerine tebligat:
Ek Madde 1 – (6/6/1985 - 3220 sayılı Kanunun 20 nci maddesi gelen numarasız ek madde olup teselsül için numaralandırılmıştır.)
Kat Mülkiyeti Kanununun uygulandığı hallerde, ortak taşınmazda oturmayan her bağımsız bölüm sahibi, apartman yönetimi ve ortak giderler ile ilgili tebligat yönünden geçerli olmak üzere, Türkiye'de bir adresini yöneticiye yazılı olarak bildirmek zorundadır. Apartman yönetimi ve ortak giderler ile ilgili tebligatlar bu adrese yapılır.
Bağımsız bölüm sahibinin adres bildirmemesi veya yazılı olarak bildirdiği adrese tebligat yapılamaması hallerinde, bundan sonraki bütün tebligatlar, o kişiye ait bağımsız bölümde fiilen oturana yapılır. Tebligatın bir örneği apartman girişinde bulundurulacak ilan tahtasına asılır. Bağımsız bölümde fiilen oturana bu şekilde yapılacak tebligat, bağımsız bölüm sahibine yapılmış sayılır.

Kat Mülkiyeti Kanununun 33.maddesine göre "Kat malikleri kurulunca verilen kararlar aleyhine, kurul toplantısına katılan ancak 32 nci madde hükmü gereğince aykırı oy kullanan her kat maliki karar tarihinden başlayarak bir ay içinde, toplantıya katılmayan her kat maliki kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her halde karar tarihinden başlayarak altı ay içinde anagayrimenkulün bulunduğu yerdeki sulh mahkemesine iptal davası açabilir."