Mesajı Okuyun
Old 07-04-2007, 22:23   #9
icra20

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1993/2-791
K. 1994/23
T. 2.2.1994
• USULSÜZ TEBLİGAT ( Dava Dilekçesindekinden Farklı Adrese Tebliğ )
• BİDİRİLMEYEN ADRESE TEBLİGAT ( Usulsüz Olması )
• TEBLİGAT ( Dava Dilekçesinde Bildirilenin Dışında Adrese )
1086/m.440
7201/m.35
ÖZET : Dava dilekçesinde gösterilen adres değişmedikçe, tebligatlar gene aynı adrese yapılır.

DAVA: Taraflar arasındaki "yoksulluk nafakası tayini" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 22.10.1991 gün ve 78-75 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 5.3.1993 gün ve 1716-2233 sayılı kararı; ( ... Dava Medeni Kanunun 144 üncü maddesine dayalı yoksulluk nafakası isteminden ibarettir.

Mahkemece istemin kabulüne dair verilen kararın Yargıtay`ca onanması üzerine, Yargıtay ilamı davalının Türkiye`deki adresine tebligat kanununun 35 inci maddesi gereğince tebliğ edilmiş, davalının bilahare verdiği 15.1.1993 tarihli karar düzeltme istemini havi dilekçesi mahkemece süre geçtiğinden bahisle 25.1.1993 tarihli karar ile reddedilmiş, bunun üzerine davalı süresinde verdiği temyiz dilekçesi ile mahkemenin bu kararını temyiz etmiştir.

Tebligat Kanununun 35 inci maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için daha önce yargı organınca tebligat yapılmış olan kimsenin adresini değiştirmesi halinde yeni adresini hemen tebliğ yaptırmış olan kaza merciine bildirmemiş olması ve bu şahsın yeni adresinin tebliğ memuru tarafından da tesbit edilememiş olması zorunludur.

Halbuki incelenen dosyadan davalının Almanya adresinin dosyada bulunduğu, kararın başlık kısmına davalının Alımanya adresinin yazıldığı, temyiz dilekçesinde de davalının Almanya adresinin yazılı bulunduğu görülmüştür.

O halde davalıya Tebligat Kanunu`nun 35 inci maddesi gereğince yapılan tebliğ yasaya aykırı olup geçersizdir ve bu durumda da davalının karar düzeltme dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği gibi karar düzeltme isteminin süresinde olup olmadığının incelenmesi görevi de mahkemeye ait olmayıp Yargıtay`a ait olduğundan mahkemenin 25.1.1993 tarihli red kararının bozulması ve düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.

Karar düzeltme istemi üzerine, yeniden yapılan incelemede davacının davalı ile boşanmalarına karar verilmesi sebebi ile Medeni Kanunun 144 üncü maddesi gereğince yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu mahkemece de davanın kabulü doğrultusunda hüküm tesis edildiği ve hükmün Yargıtay tarafından da onandığı görülmüştür.

Her ne kadar boşanma davasında yoksulluk nafakası hakkında hüküm kurulmamış olması sebebi ile taraftar arasında kesin hüküm yok ise de Medeni Kanunun 144 üncü maddesi gereğince yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için kusuru daha ağır olmayan eşin boşanma davası sonunda, boşanma sebebi ile yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin araştırılması gerekir.

O halde davacı kadının boşanma davasının devam ettiği tarihler nazara alınarak hükmün kesinleştiği tarihte yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi zorunludur.

Ne var ki temyiz incelemesi sırasında bu yön gözden kaçmış ve bozulması gereken kararın onandığı anlaşılmakla davalının karar düzeltme isteminin kabulüne onama kararının kaldırılmasına ve hükmün açıklanan gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştlr... ) gerekçesiyle bozularak dosyayerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara; mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA oybİrliği ile karar verildi.

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1996/10682
K. 1996/11100
T. 1.11.1996
• GEÇERSİZ TEBLİGAT ( Başka Dava Dosyasındaki Adrese Tebliğ )
• TEBLİGAT ( Adres Değişikliğinde )
• ADRES DEĞİŞİKLİĞİ DURUMUNDA TEBLİGAT
7201/m.35
ÖZET : Taraflar arasında daha önce görülen davadaki adres yalnız o dava için geçerlidir. Davanın taraflarına dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmemesi savunma hakkını ihlal eder niteliktedir.

DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: 1 - Tebligat Yasasının 35. maddesine, 15.6.1985 gün ve 3220 sayılı Yasa ile bir fıkra eklenmiş ve daha önce kendisine tebligat yapılmamış olsa bile taraflar arasında yapılan, imzası resmi mercileri önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, ticaret sicillerine ve esnaf sanatkarlar siciline verilen en son adresteki değişiklikler hakkında da bu madde uygulanır kuralı getirilmiştir. Taraflar arasında geçen boşanma davasındaki davalının bildirilen adresi yalnız o dosya hakkında hüküm ifade eder. Maddede ifadesini bulan davalının bildirdiği adres olarak esas alınamaz. Gerekli kararın tebliği açıklanan sebeple Tebligat Yasasına uygun görülmemişse de, davalının tebliğin mevzuuna muttali olduğu, münderecatını öğrendiği, hükmü temyiz ettiği ve temyizin de bu sebeple süresinde olduğu kabul edilmekle ( TK. m. 32, Nizamname 51 ), işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

2 - Davalıya dava dilekçesi, boşanma dosyasında gösterilen adrese Tebligat Yasasının 35. maddesi dikkate alınarak tebliğ edilmiştir. Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan sebeple tebligat geçersizdir. Yapılan usul hatası savunmayı bertaraf edecek niteliktedir ( HUMK. m. 73 ). Mahkemece yapılacak iş, dava dilekçesini yasaya uygun biçimde davalıya tebliğ etmek, gösterdiği takdirde delillerini toplamak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün ikinci bentde gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine görede diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, 1.11.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/15203
K. 2004/4885
T. 14.4.2004
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Davalının Yargılama Sırasında Adresini Değiştirmesi - Tebliğin Yeni Adrese Yapılması Gereği )
• İCRA DOSYASINDAKİ DAVALI ADRESİ ( Değişmesi Halinde Davalının Yeni Adresinin Mahkemece Araştırılması ve Buna Rağmen Adres Belirlenemezse İlanen Tebligat Yapılması Zorunluluğu - İtirazın İptali Davası )
• TEBLİGAT ( Davalının Yargılama Sırasında Adresini Değiştirmesi/İtirazın İptali Davası - Yeni Adresin Mahkemece Araştırılması ve Buna Rağmen Adres Belirlenemezse İlanen Tebligat Yapılması Zorunluluğu )
• ADRES DEĞİŞİKLİĞİ ( Tebliğin Yeni Adrese Yapılması Gereği/Yeni Adresin Mahkemece Araştırılması ve Buna Rağmen Adres Belirlenemezse İlanen Tebligat Yapılması Zorunluluğu - İtirazın İptali Davası )
7201/m.35
ÖZET : İtirazın iptali davasında, davalının icra dosyasındaki adresinden ayrıldığının saptanması halinde, Tebligat Kanununun 35. maddesine göre davalının yeni adresi belirlenerek tebliğin bu adrese yapılması gerekir.

DAVA : Davacı B. vekili Av. D.B. tarafından, davalılar K.S. vd. aleyhine 07.04.1999 gününde verilen dilekçe ile kaçak elektrik kullanım bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan, yargılama sonunda; davanın kabulüne, icra inkar tazminat isteminin reddine dair verilen 19.02.2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Mahkemece yapılan yargılama sırasında davalı K.S. 'nin adresinin emniyetçe araştırılması sonucu adı geçen davalının yeni adresinin belirlenerek bu adrese göre dava dilekçesi tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davalı K.S.'nin ayrıldığı belirtilen adresine göre kararın Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebliğ edilmesi yasaya uygun değildir. Kararın adı geçen, davalıya belirlenen adresine göre tebliğ edilmesi gereklidir.

Diğer davalı E.Ç.'ye, karar Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebliğ edilmiş ise de bu tebligat da usulüne uygun değildir. Şöyle ki adı geçene Tebligat Kanunu 35. maddesi uyarınca yapılan tebliğde bu davalının icra dosyasındaki adresi esas alınmıştır. Ancak icra dosyasındaki adresten davalının ayrılmış olduğu anlaşılmaktadır. Şu halde Tebligat Kanunu 35. maddesi uyarınca işlem yapılması olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece yöntemine uygun bir biçimde adres araştırması yapılması buna rağmen adres belirlenemediği takdirde ilanen tebligat yapılması gerekir.

SONUÇ : Mahkemece her iki davalıya kararın tebliği hakkında yukarıda açıklanan, biçimde işlem yapılarak, temyiz süreleri beklendikten sonra dosyanın gönderilmesi için mahkemesine geri çevrilmesine 14.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yukarıda sunduğum 3 kararı icra takip dosyalarına kıyasen uygulanması halinde farklı görüşler ortaya çıkabilir.
Aslında Tebliğat Kanunun 35 maddesinin uygulanması yönünde benim sıkıntılarım var. İstismara müsait maddelerden biriside budur. Aynı aciz vesikalarının verilmesi ile ilgili İİK.nun daki madde gibi, Bu yüzden fazla taraftar değilim, Gerçi bu mesaja konu olan işleme baktığımızda ilk tebliğatı aldığına göre bundan sonraki tebliğatlarında bu adreslere çıkartılması lazım, tebliğ imkansızlığı halinde Tebliğat Kanunun 35 maddesi hükmü uygulanabilir. Zira adres resmiyet kazanmıştır.
THS. sitesinde bazı meslektaşlarımın bilerek veya bilmeyerek usulsüz tebliğatlardan dolayı yapılan işlemlerden ötürü aleyhlerinde tazminat açılması hususunda ne gibi işlem yapılacağı hususunda mesajları incelediğimizde bencede bu tür tebliğatların çok iyi incelenip araştırılması lazım, meslektaşlarımın bir teredütü söz konusu olduğu ve kesin bir dayanak bulamadığı takdirde en uygunu reddetip karşı tarafın şikayet etmesini sağlamaktır. Bu kadarınıda bizim istememiz doğal olması lazım. Netice itibariyle hakimin verdiği kararla bizim verdiğimiz kararlar arasındaki sorumluluk derecemiz daha farklıdır. saygılarımla