Mesajı Okuyun
Old 29-08-2012, 13:43   #2
Dr.DOGRAMACI

 
Varsayılan

Merhaba Sn Konuk,

Pratikte de yaşanan durum bahsettiğinize yakındır. Terminal dönem hastanın yakınları artık yoğun bakım kapılarında beklemekten yorulmuşlardır ve ayrıca hastalarının son dönemlerini evde kendileriyle geçirmesini isterler. Hekim de hastaya yapabilecek çok fazla şey bulunmadığından herhangi bir yasal sorun yaşamamak ve kendilerini güvencede hissetmek için hasta yakınlarının imzasını alarak hastayı taburcu eder.

Öncelikle yaşam hakkı; şahsa sıkı sıkıya bağlı, anayasal güvenceye alınan, devredilemeyen ve vazgeçilemeyen haklardandır.

Diğer taraftan tıbbi müdahalelerin özelliği gereği tıbbi standartlara uygun olması gerekir. Eğer (terminal dönem) hastaya uygulanabilecek (tıbben alışılmış) tedavi yöntemi kalmaz ya da uygulanan tedavilere yanıt vermez ise bu durumun tespiti halinde endikasyon bulunmadığından hasta yakınlarının rızası aranmaksızın hastanın taburcu edilmesinde sıkıntı yoktur.

Ancak hastanın tedavilere yanıt verme olasılığı bulunuyorsa bu durumda varsa veli/vasi dahil tüm hasta yakınlarının rızası olsa bile hastayı taburcu etmek sıkıntılara yol açabilir. Gerekli tüm izinler alınmış olsa dahi sonrasında imza atan kişi hastasından kaynaklanan girdiği psikolojik buhran veya durumun etkisi ile iradesinin bozularak sağlıklı karar veremeden imza attığını öne sürebilir.
Kaldı ki ilk başta da belirttiğim gibi kimse kimsenin yaşamı üstünde son kararı vermeye yetkili değildir. Bunun kararını verecek olan hekimler gibi gözükse de hekimler bu kararlarını tıbbi standartlar doğrultusunda vermeye mecburdur.

Kısacası hastanın yoğun bakımda kalmasına ya da taburcu edilmesine tıbbi gereklilik göz önüne alınarak hekimler karar verir.
Yoksa hasta yakınının (olumlu/olumsuz) rızasının varlığının pek de bir önemi bulunmamaktadır.

Saygılarımla.