Mesajı Okuyun
Old 22-12-2008, 20:55   #4
Av.Necati Yaşbey

 
Varsayılan

Değerli arkadaşım eklediğim yargıtay kararında dediğiniz gibi davacı lehine ve davalı lehine iki ayrı kesin hüküm var. Ancak kararın içeriğinden HUMK 445 maddeye göre iadeyi muhakeme için ille de her iki tarafın aynı olması gerekmiyor diye düşünüyorum.
Yardımcı olacağına umduğum için iki karar daha ekliyorum. Birinci Kararda tarafların üçüncü kişiyi (olayda sizin müvekkilinizi) zararlandırma amacı gütmesi halinde iadeyi muhakeme yoluyla kararın iptali istenebilir denmektedir. Siz davanızı açın hangi maddenin uygulanacağına hakim karar versin.Anlattığınıza göre sizin müvekkilinizin alacağı kararı sonuçsuz bırakmak için muvazaalı bir dava açılmış ve dava kabul edilerek sonuçlandırılmış. aynı taşınmaz ile ilgili iki ayrı birbiri ile çelişen karar ortaya çıkmış. Davayı kazanmamamız için hiçbir sebep yok gibi görünüyor. Başarılar diliyorum. Selamlar


T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1980/852

K. 1980/1042

T. 11.2.1980

• İLAMIN İPTALİ ( Tarafların Üçüncü Kişiyi Zararlandırma Amacıyla Hareket Etmeleri Halinde Yargılamanın İadesi Yolu İle İlamın İptalinin İstenebilmesi )

• YARGILAMANIN İADESİ ( Tarafların Üçüncü Kişiyi Zararlandırma Amacıyla Hareket Etmeleri Halinde Yargılamanın İadesi Yolu İle İlamın İptalinin İstenebilmesi )

• TARAFLARIN ÜÇÜNCÜ KİŞİYİ ZARARLANDIRMA AMACIYLA HAREKET ETMELERİ ( Yargılamanın İadesi Yolu İle İlamın İptalinin İstenebilmesi )

1086/m.446


ÖZET :
Tarafların üçüncü kişiyi zararlandırma amacıyla hareket etmeleri halinde yargılamanın iadesi yolu ile ilâmın iptali istenebilir.
DAVA : Erol ile Gülizar, Cenk, Kayyım Mustafa arasındaki karar iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Cenk’in, Habib’den olduğu tespit olunarak tabii babalığa karar verilmiş, hüküm kesinleşmiştir.
Erol bir trafik olayında Habip’in ölümüne sebep olmuş, Cenk tarafından tazminat davası açılmış, bu dava sırasında Erol, Cenk’le ilgili babalık kararının iptalini istemiştir.
Tarafların üçüncü kişiyi zararlandırma amacıyla hareket etmeleri halinde yargılamanın iadesi yolu ile ilâmın iptali istenebilir ( HUMK. 446 ). Olayda babalık davasında davanın taraflarının Erol’u zararlandırma amacı güttüğü söz konusu değildir. Bu bakımdan Usulün 446. maddesine dayanılarak dava açılamaz.
SONUÇ : Onun için davanın reddi doğru olup, gösterilen sebeplerle hükmün ( ONANMASINA ) ve onama harcının temyiz edene yükletilmesine 11/02/1980 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/6698

K. 2006/8187

T. 12.7.2006

• YARGILAMANIN YENİLENMESİ ( Dava Konusu Taşınmaz Hakkında Birbirine Aykırı İki Kesin Hükümün Oluşması - HUMK 445. Maddesinin 10. Bendi Uyarınca Yargılamanın Yenilenmesi Koşullarının Oluştuğunun Kabulü Gereği )

• BİRBİRİNE AYKIRI İKİ HÜKÜM ( Yargılamanın Yenilenmesi Nedeni Olduğu )

• KESİN HÜKÜM ( Konusu Tarafları ve Nedeni Aynı Olan Uyuşmazlık Hakkında Birbirine Aykırı İki Kesin Hükmün Oluşması - Yargılamanın Yenilenmesi Nedeni Oluduğu )

1086/m.445/10


ÖZET : Çekişmeli taşınmaz yönünden birbirine aykırı iki kesin hüküm oluştuğu açık olduğuna göre davada HUMK'nın 445. maddesinin 10. bendinin uygulama yeri bulunacağı düşünülmelidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, şirketin maliki bulunduğu 596 nolu parselin bir bölümünün Hazine'nin açtığı iptal davası sonucu kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle iptaline karar verildiğini ve kesinleştiğini aynı taşınmazla ilgili Hazine'nin taraf olduğu dava sonucu oluşan kesin hükmün varlığının dikkate alınmadığını ileri sürerek yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Davacı vekilinin duruşma isteğinden vazgeçtiği anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Dava, yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı şirketin kayden maliki olduğu 596 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde bulunduğu iddiasıyla Hazine tarafından açılan dava sonucu iddianın kabulü ile ( Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi )'nin 23.12.1997 tarih 224-322 karar sayılı ilamıyla kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölüm bakımından iptal ve terkin kararı verildiği, sözkonusu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Ancak kesinleşmiş hükme konu olan taşınmazın sicil kaydının Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15.02.1965 tarih 1964/47 Esas, 1965/10 Karar sayılı tescil ilamıyla oluştuğu, anılan hükümde davanın tarafı Hazine ile yargılamanın yenilenmesini isteyenin halefinin taraf bulunduğu görülmektedir.
Bu durumda, çekişmeli taşınmaz yönünden birbirine aykırı iki kesin hüküm oluştuğu açıktır. Öyle ise davada HUMK'nın 445. maddesinin 10. bendinin uygulama yeri bulunacağı düşünülmelidir.
Hal böyle olunca, davacının yargılamanın yenilenmesi isteğinin dinlenebilir olduğunun kabul edilmesi, İşin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. SONUÇ : Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.