Mesajı Okuyun
Old 06-04-2005, 21:00   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın Av.Temel,

Kanımca vaadin (ve kat karşılığı inşaat söz.) iptali istemi tapuya şerh verilmedikçe gayrimenkulun aynını etkileyecek olan bir dava sayılmamalıdır. Zira vaadin doğurmuş olduğu hak bir alacak hakkı olup şerhle güçlendirilmediği sürece ayni hak etkisine sahip değildir.
HGK'nin 22.6.1988 gün ve 1988/3-568 E. 1988/503 K. sayılı kararında "davanın konusu, taşınmaz mal satışı vaadini içeren sözleşmenin iptali isteğinden ibarettir. Senedin iptaline karar verilmesi, taalluk ettiği taşınmaz mal üzerinde ayni hakları etkileyecektir, bu itibarla mahkemece resen dikkate alınması icap eden görevin tayininde, senette yazılı değeri değil, taşınmaz malın dava tarihindeki değeri gözönünde tutulmalıdır.." denmiştir. Başka bir kararda ise "Satış vadi sözleşmeleri şahsi hak meydana getirmekle birlikte bunu güçlendiren bir nitelik meydana getirerek tapuya şerhi mümkün olduğuna ve eldeki davada tapudaki bu şerhin kaldırılması
istendiğine nazaran doğrudan sicille ilgili olması nedeniyle gayrimenkule müteallik bir dava olarak kabulü gerekir. Böyle bir dava için gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. "HD.14, 1989 / 696 - 2865 K , 21.03.1989 T)
denmiştir. Burada "ayına" ilşikin davadan bahsedebilmek için ayrıca "şerh" yapılmış olması gerektiği üzerinde durulmaktadır.


Yine de bu tür davaların "kadastro mahkemelerinde" görülmesine hükmeden aşağıdaki kararı da eklemek isterim

Alıntı:
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ

E. 1990/13975
K. 1991/516
T. 24.1.1991

• SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ SENEDİNİN İPTALİ ( Sulh Mahkemesine Açılan Senet İptali
Davasının Taşınmazın Aynıyla İlgili Olması-Dava Sonunda Taşınmazın Kimin Adına
Tescil Edileceğinin Belirlenmesi )
• GÖREV ( Satış Vaadi Sözleşmesi Senedinin İptali Davalarının Kadastro Mahkemesinde
Görülmesinin Gerekmesi )
3402/m.25, 26

ÖZET :Sulh mahkemesine açılan senet iptali davası, dava konusu taşınmazın aynıyla
ilgilidir. Bu davanın çözümü sonunda taşınmazın kimin adına tescilinin gerektiğine
karar verilecektir. Kadastro Kanununa göre, bu tür senet iptali davaları kadastro
mahkemesinde görülür. Zira; uyuşmazlığın çözümünün tabii hakimi, kadastro
hakimidir. Bu durum karşısında görevsizlik kararı verilmesi gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde, Gaziantep Birinci Noterliği’nin 25.1.1966 tarih ve 8068
sayılı re’sen taşınmaz satış vaadi senedinin iptali istenilmiştir. Mahkemece,
davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz
edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar
okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davaya konu ve iptali istenilen satış vaadi senedinin davalı Cuma
tarafından Kadastro Mahkemesine ibraz edilmek suretiyle asli müdahalede bulunduğu
ve buna dayanarak hak talep ettiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Kadastro Yasasının 25. maddesinde; "Kadastro Mahkemesi; taşınmaz mal mülkiyetine ve
sınırlı aynı haklara, tapuya tescil veya şerh edilecek yahut beyanlar hanesinde
gösterilerek sair haklara, sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına, kadastroya ve tapu
sicilini ilgilendiren benzeri davalara... bakar" hükmü yer almaktadır. Öyle ise
maddenin bu ifadesinden, Kadastro Mahkemesi’nin bakabileceği işler arasında
mülkiyeti etkileyen senet iptali davalarının da bulunduğunda duraksamamak gerekir.
Nitekim, bugüne kadar süregelen Yargıtay uygulaması da bu yöndedir ( 7. HD.nin
11.11.1974, 1932/5889; 2.10.1975, 7075/5147 sayılı kararları ile 13. HD.nin
30.1.1985, 96/555 sayılı kararı ).
Kaldı ki, aynı Yasanın 26. maddesinin ( D ) bendine göre; "Kadastro Mahkemesi’ne
dava açıldıktan sonra, tesbitten önceki haklara dayanarak, asli müdahil olarak
katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkların" sözü edilen mahkemelerce
çözümleneceği öngörülmüştür. Davalı Cuma’nın da Kadastro Mahkemesi’ne asli müdahil
olarak katıldığı ve dayandığı senede göre hak iddia ettiği hususu çekişmesizdir.
İlke olarak, Kadastro Mahkemesi’nde açılan davanın da konusu olan taşınmaz mala
yönelik tüm uyuşmazlıkların birlikte incelenerek mahkemece çözüme bağlanması
zorunludur.

Yargıtay incelemesine konu edilen ve sulh hukuk mahkemesince iptal edilen senetle
ilgili davada bu tür bir uyuşmazlıktır. Öyle ise esasında genel mahkemelere ait
olsa bile 3402 sayılı Yasanın uygulanması ile ilgili dava ve işlere Kadastro
Mahkemesi’nin bakması gerekir. Zira, kadastro davalarının süratle sonuçlandırılması
amacı ile sözü edilen Özel Mahkemeler kurulmuş bulunmaktadır.
Yukarıdan beri açıklandığı üzere, sulh hukuk mahkemesine açılmış olan "senet
iptali" davası, dava konusu taşınmazın aynı ile ilgilidir. Bu davanın çözümü
sonucu, taşınmazın kim adına tescili gerektiğine karar verilecektir. 3402 sayılı
Kadastro Kanunu’na göre bu tür senet iptali davaları Kadastro Mahkemesi’nde
görülür. Zira, uyuşmazlığın çözümünün tabii hakimi, anılan mahkemelerdir. O halde,
görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı biçimde davanın esasına dair karar
verilmiş olması usul ve kanuna aykırı bulunduğundan dolayı bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve şimdilik diğer
yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin ödediği temyiz harcının istek
halinde temyiz edene iadesine, 24.1.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.