Mesajı Okuyun
Old 03-04-2008, 12:18   #8
gokceyilmaz92

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/4835
Karar: 2003/3740
Karar Tarihi: 08.04.2003

ÖZET : Uzman bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda, davalı üye işyerinin çalıntı kart ile harcama yapılmasında %50 müterafik kusurlu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

(2004 S. K. m. 72)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan Carrefour SA A.Ş vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, davacı Burhan C.'ın asıl, Aylin C.'ın ise ek kart hamili olduklarını Aylin C.'a ait ek kartın çalındığı ve 12.9.2000 tarihinde fark edildiğini ve muhataba bildirdiğini, ancak 10.9.2000 tarihinde davalı Carrefour SA A.Ş alışveriş merkezinden 849.920.000.-TL olarak kartı kullandıklarını, davalıların müşterek kusurları olduğunu belirterek, davacıların davalılara borçlu olmadıklarının tespiti ile 849.920.000.-TL'nin reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Carrefour SA A.Ş vekili, davanın kart hamili ile düzenleyen banka arasında gerçekleştiğini, kart hamilinin kartı çaldırması durumunda davalı bankayı haberdar etmesi gerektiğini, kredi kartını saklaması konusundaki özenin üye işyerine göre daha ağır olması gerektiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davalı banka vekili, kart hamilinin ihbar külfetini geç yerine getirmesi sebebiyle bankanın sorumlu olamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın davalı banka yönünden reddine, diğer davalı Carrefour SA A.Ş'den 424.960.000.-TL'nın 20.3.2001 tarihinden itibaren %60 yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı Carrefour SA A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun düzenlenmiş uzman bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda, davalı üye işyerinin çalıntı kart ile harcama yapılmasında %50 müterafik kusurlu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 8.4.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/3204
Karar: 2006/2824
Karar Tarihi: 20.03.2006

ÖZET: Söz konusu olayda;dava konusu işlemlerin iki ayrı yurt dışı kredi kartı ile gerçekleştirildiği, bu kartlardan birisi için davalı tarafından sorgulama talebinde bulunulmamıştır. Yurt dışı bankadan sorgulanan kart ile yapılan satış için charge - back girişiminde bulunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.

(1086 S. K. m. 275) (818 S. K. m. 11, 62) (3095 S. K. m. 2/2) (5464 S. K. m. 17, 21)

Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 03/02/2004 tarih, 2003/117 - 2004/111 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

Karar: Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan üye işyeri sözleşmesi uyarınca müvekkiline ait işyerinde kurulan POS cihazı ile 01.10.2002 tarihinde yapılan satış bedelinin davalı banka tarafından bloke edilerek müvekkiline ödenmediğini, oysa müvekkili yetkililerince gereken tüm kontrollerin yapıldığını ileri sürerek, anılan meblağın 01.10.2002 tarihinden itibaren reeskont oranındaki temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini dava etmiştir.

Davalı vekili, söz konusu işlemlerin gerçekleştirildiği kredi kartlarının ait olduğu yurt dışı bankaca yapılan inceleme sonucunda dava konusu harcamaların gerçek kart sahiplerine ait olmadığının ve kartların sahte olduğunun tespit edildiğini, davacının gerekli kontrolleri yapmadığını, provizyon verilmesinin sonucu değiştirmeyeceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 3 ve 11 nci maddeleri uyarınca usulsüz işlemlerden üye işyerinin sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, dava konusu işlemlerin iki ayrı yurt dışı kredi kartı ile gerçekleştirildiği, bu kartlardan birisi için davalı tarafından sorgulama talebinde bulunulmadığı gibi, yurt dışı bankadan sorgulanan kart ile yapılan satış için charge - back girişiminde bulunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delilleri tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dava konusu yapılan işlemler nedeniyle davalı banka tarafından üçüncü kişilere herhangi bir ödeme yapıldığının veya yabancı banka tarafından davalıya ödeme yapıldığının kanıtlanamamış olmasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç: Kararın onanmasına 20.03.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)





T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/2938
Karar: 2004/10811
Karar Tarihi: 30.06.2004

ÖZET: Somut olayda;davacı, kredi kartının iradesi dışında elinden, çıktığını ve kartının bilinmeyen bir kişi tarafından ele geçirildiği ve davalı şirkete ait işyerinde bu kart ile alışveriş yapıldığı, kartın kaybolduğunun fark edilmesi üzerine alışverişten bir gün sonra kartın iptal edildiği, davalının işyerinde ödeme sırasında alışveriş yapanın kimliği istenerek karşılaştırma yapılmayarak olaya neden olduğu anlaşılmaktadır. Davalı kimlik sormayarak kusurlu davrandığından zarardan sorumludur.

(818 S. K. m. 44)

Davacı, ... Bankası kredi kartının iradesi dışında elinden, çıktığını, kartı ele geçiren kişinin, 18.7.2003 gününde davalı şirkete ait işyerinden alışveriş yaptığını, kartı kötü niyetli olarak ele geçiren kişiden kimlik sorulmaması nedeniyle zararın doğduğunu belirterek 1.055.000.000 TL.nin ödetilmesini istemiştir.

Davalı, davacıdan kartında yapılan ödemenin post cihazı kullanılarak yapıldığını, herhangi bir çalıntı uyarısı gelmediğinden provizyon alımıyla işlemin tamamlandığını, kimlik tespiti yapıldığını bu nedenle davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının kartının bilinmeyen bir kişi tarafından ele geçirildiği ve davalı şirkete ait işyerinde bu kart ile alışveriş yapıldığı, kartın kaybolduğunun fark edilmesi üzerine alışverişten bir gün sonra kartın iptal edildiği, davalının işyerinde ödeme sırasında alışveriş yapanın kimliği istenerek karşılaştırma yapılmayarak olaya neden olduğu anlaşılmaktadır. Davalı kimlik sormayarak kusurlu davrandığından zarardan sorumludur. Yerel mahkeme kararının gerekçesinde bildirilen hususlar indirim nedeni olup davanın tümden reddini gerektirmez. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30.9.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)




T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2001/346
Karar: 2001/344
Karar Tarihi: 11.04.2001

ÖZET: Kartı ibraz eden kişinin yetkili hamil olup olmadığını üye işyeri görevlisi tespit etmeli ve bu amaç doğrultusunda kredi kartı üzerinde yer alan imza ile müşterinin harcama belgesine attığı imzayı karşılaştırarak, benzerlik bulunmaması halinde müşterinin kartla ödeme talebini reddetmelidir. Bu işlemleri yerine getirmede üye işyeri görevlisinin özen borcu B.K. Md. 390 anlamında yerine getirilmesi gereken özendir. dahası kuşku halinde müşteriden kimlik belgesi istenebilmelidir. O nedenle, üye iş yeri kast ve ağır ihmal ile verdiği zarardan kart hamiline karşı sorumludur.


(818 S. K. m. 25, 44, 390)

Dava: Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen gün ve 4.11.1998 sayılı kararının incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 15.2.1999 gün ve 1999/359 E- 856 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı, dava dışı G. ve T.'nin kendisine ait kredi kartını çaldıklarını, daha sonra davalıdan aldıkları mal bedelini çaldıkları kredi kartıyla ödediklerini, davalının bu alışveriş esnasında müşterilerinden kimlik belgesi sormamak suretiyle zararına neden olduğunu ileri sürerek bankaya ödemek zorunda kaldığı 141.000.000.- TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, dava dışı G.'nin davacının kız arkadaşı olduğunu, davacının kredi kartını G.'ye rızasıyla kullandırdığını daha sonra araları açıldığı için davacının G. hakkında hırsızlıktan dolayı suç duyurusunda bulunduğunu kendilerinin iyi niyetli olduklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davacının kredi kartını dava dışı G.'ye rızasıyla verdiği, G.'nin de kartı davacının muvafakatıyla kullandığı, davacının Borçlar Kanunu'nun 25/I maddesi gereğince kötü niyetli olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı şirket, davacıya ait kredi kartının dava dışı G. tarafından kullanıldığını kabul etmekle birlikte bu kullanmanın davacının muvafakatıyla gerçekleştiğini savunmuştur. Bu durumda davalı şirketin, davacının anılan işleme muvafakat verdiğini yasal delillerle ispat etmesi gerekir. Toplanan delillerden davalı şirketin davacının yapılan işleme muvafakat verdiğini ispata olanak yoktur. Ne var ki davalı delil listesinin (7) sırasında "her türlü delil" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan davalıya bu hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemenin bu hususu gözden kaçırması usule ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden : Davacı vekili.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; öncelikle belirtelim ki uyuşmazlık davacı kart hamili ile davalı üye işyeri arasındaki hukuksal ilişki ve gelişen somut olayın özelliği ile sınırlı olarak incelemeye alınmıştır.

Kural olarak kart hamili kredi kartını normal bir insandan beklenen dikkat ve özenle korumak zorundadır. Kredi kartının ancak üzerinde adı ve soyadı (veya ticaret unvanı) yazılı kişi tarafından kullanılabileceği çok açıktır.

Kartın başka biri tarafından kullanılmasının istenmesi halinde, kredi kartını üye işyeri kabul etmemekle yükümlüdür.

O nedenle, kartı ibraz eden kişinin yetkili hamil olup olmadığını üye işyeri görevlisi tespit etmeli ve bu amaç doğrultusunda kredi kartı üzerinde yer alan imza ile müşterinin harcama belgesine attığı imzayı karşılaştırarak, benzerlik bulunmaması halinde müşterinin kartla ödeme talebini reddetmelidir. Bu işlemleri yerine getirmede üye işyeri görevlisinin özen borcu B.K. Md. 390 anlamında yerine getirilmesi gereken özendir. dahası kuşku halinde müşteriden kimlik belgesi istenebilmelidir. O nedenle, üye iş yeri kast ve ağır ihmal ile verdiği zarardan kart hamiline karşı sorumludur.

Davalı şirket davacıya ait kredi kartının dava dışı G. tarafından kullanıldığını kabul etmekle birlikte davacının bu kullanmaya ve işlemlere onam verdiğini savunmuştur. Bu kabulü karşısında davalı onam olgusunu yazılı delille kanıtlamakla yükümlüdür. davalı anılan yazılı delile dayanmamıştır. O nedenle daire bozmasında belirtildiği şekilde davalının bu konuda sadece yemin hakkının varlığı gündeme gelir.

Ne var ki, savunmayı doğrulayan dosyadaki delil ve belgelerden, davacının dava dışı G.'yle gelişen ilişkileri içinde G.'nin kredi kartını kullanmasında kendine düşen özen borcunu ve yükümlülüklerini yerine getirmediği, o nedenle müterafik kusuru bulunduğu belirlenmiştir.

Hal böyle olunca davalının sorumluluğundan B.K. Md. 44 uyarınca indirim yapılması gerekir.

Mahkemece hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 11.4.2001 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.