Mesajı Okuyun
Old 05-11-2013, 15:12   #17
Admin

 
Varsayılan

Dünyada hiçbir delil ve ispat aracı yoktur ki, matematiksel %100 kesinlikle size gerçeği göstersin. 15 tane şahit vardır, 15'inin de yalan söylüyor olması bir ihtimaldir. Suç canlı yayında işlenmiştir, 70 milyon seyretmiştir, yayın aslında canlı değildir TV kanalının sahibi kurgulanmış bir bandı yayınlayıp sanığa komplo kuruyordur. Suçu işlerken bizzat gözünüzle gördüğünüz kişi aslında o olmayıp, onun doğumda izi kaybolmuş aynı yumurta ikizi kardeşi olabilir. Birbiriyle hiç ilgisi olmayan 2 insanın parmak izi 64 milyarda 1 ihtimalle, DNA 100 milyarda 1 ihtimalle birebir aynı çıkar. Dilerseniz DNA sonuçlarını da kesin nitelikte görmeyip, 1 masumu cezalandırmamak adına 99.999.999.999 suçluyu serbest bırakabiliriz. Zira DNA sonuçlarına kesin delil kabul edip mahkumiyet kararı tesis ediyorsanız, 100 milyarıncı dosya geldiğinizde en az 1 masumu cezalandıracağınız matematiksel olarak kesindir.

Konumuz ceza yargılaması olunca "hangi delil 100% matematiksel kesinliktedir"i tartışmanın fazla anlamı olmuyor, böyle bir delil dünya üzerinde yok. Bana mahkumiyetle sonuçlanan bir dosya gösterin, size şüpheye düşmeniz gereken bir delil gösteririm.

O yüzden de Sayın Öksüz'ün yukarıda eklediği YCGK kararı aslında ceza yargılamalarını bence çok doğru özetliyor: Sanığın suçu işlediği "kuşkudan uzak bir kesinliktedir" midir?

Neyin kuşkudan uzak kesinlikte olduğu ise takdir edersiniz ki subjektif bir tartışmadır ve vicdani kanaatin ta kendisidir. Tıpkı bu dosyada benim (veya hakimin) suçun işlendiğinin ispatlandığını kuşkudan uzak bir kesinlikte görmesi gibi.

Bu nedenle olsa gerek (Sn. Av. Erdem Akçay'ın verdiği örnekten giderek) bize futbolda 8 fark atan İngiltere, Basketbol'da 80 fark atan ABD, Teknoloji de 800 fark atan Japonya, Roma hukukunun kurucusu İtalya ceza yargılamalarında hukukla hiçbir ilgisi olmayan sokaktan geçen 10-12 vatandaşı alıp Mahkemede bir köşeye oturtur ve yargılamanın sonunda da "sanık suçlu mu?" diye hakime değil, jüriye sorarlar Üstelik ceza miktarını hatalı tayin eden yargıcın kararını temyiz edebilirsiniz ama bu 10 kişinin verdiği suçludur/değildir kararını değil temyize götürmek tartışamazsınız bile. Neye "inandılarsa" o dur, hakim/yüksek mahkeme dahil herkes bu vicdani kanaatle tartışılmaz ve geriye dönüşmez şekilde bağlıdır.

Bu sistemi beğenebilir ya da beğenmeyebilirsiniz ama ceza yargılamasında delillerin değerlendirilmesinde ve kuşkunun kesinliğini tesbit etmekte insan faktörünü yadsımak veya sanki bazı dosyalarda ispat matematiksel kesinlikte yapılabilirmiş gibi bir tavır almak ceza yargılaması gerçeğinden bence pek bir uzak.