Mesajı Okuyun
Old 01-11-2013, 14:46   #3
Admin

 
Varsayılan

Gece yarısı ıssız bir sokakta tek başınıza yürürken karşınıza bir adam çıktı, bıçak çekti ve cüzdanınızı alıp kaçtı.

Polise gittiniz, polis gasp suçundan eski sabıkalıların fotoğraflarınını size gösterdi, bir kişiyi teşhis ettiniz, onu tutup merkeze getirdiler, orada yüzleştiniz ve evet cüzdanımı gasp eden bu kişiydi dediniz.

Teşhis ettiğiniz şüpheli, ben değildim dedi ama suç saatinde nerede olduğunu vs. de ispatlayamadı.

Açılan ceza davasında bu kişi ceza mı almalı, beraat mı etmeli?

Ceza almalı diyorsanız bu olaydan farkı ne? İkisinde de müştekinin beyanından başka delil yok. Beraat etmeli diyorsanız, hırsızlık, gasp, telefonda hakaret, tehdit, tecavüz, rüşvet vs. tanıksız/çoğu kez delilsiz işlenen pekçok suçta kime ne zaman ceza verebilirsiniz?

Ceza yargılamasında olayın durumuna göre hakimin vicdani kanaatine biraz daha saygı duymamız gerekir diye düşünüyorum. Hakim dosyada sanığın bu suçu işlediğine kanaat getirmiş ve ceza vermiş. Açık konuşmak gerekirse, kararı okuduğumda ben de aynı kanaate vardım.

Mağdur şikayet ettiğinde müştekinin kim olduğunu bile bilmiyor (gizli numaradan aranmış) iftira ediyor olma ihtimali yok, sanığın kimliği şikayetten sonra savcılıkca bulunuyor. Sanık kendi zilyetliğindeki telefonu kimin ne şekilde kullandığını, o saatte o kişinin neden ve numara gizlenerek arandığını ispatlayamıyor. Olayın doğası gereği tanık vs. bir delil bulmak mümkün değil. Olayların bu gelişimi karşısından sanığın suçu işlediğine vicdani kanaat getirmek için daha ne delil aranır ben bilemiyorum.