Mesajı Okuyun
Old 23-10-2006, 17:11   #7
Tiocfaidh

 
Varsayılan

Sayın Gemici,

Sizin de belirttiğiniz gibi, normal şartlarda ABD'nin dünya kamuoyunu aldatmış olduğunu varsayarsak, Sovyetlerin Amerikan ipliğini büyük bir keyifle pazara çıkaracağından bahsedebiliriz. Rakip, hatta rakipten de çok düşman iki kutup için bunun beklenen bir hadise olduğunu ben de kabul ediyorum. Ancak ABD ve Sovyetler gerçekten iki düşman kutup muydu, yoksa düşman rolü yaparak yeryüzünü fifty fifty parselleyen iki ortak/işbirlikçi mıydı, bu tartışılır.

Mahir Kaynak'ın geliştirdiği bir terori olan ve benim de fazlaca itibar ettiğim "kendine düşman tayin etmeyen küresel güç ayakta kalamaz" tezi bu iki süper gücün arasında 40'ı aşkın sene süren mücadelenin niteliğine ışık tutabilir.

Milyarlarca dolara mal olan uzay teknolojilerini geliştirme/araştırma tesis ve araçlarının, bu iki süper gücün diğer ülkeler üzerinde kullandıkları propaganda malzemelerinden başka hiç bir şey olmadığı açıktır. Bu iki ülkenin menfaatlerinin kesiştiği nokta ise, üzerinde nüfuz sahibi oldukları ülkelerde propaganda yapmak suretiyle destek ve taraftar kazanmak, bu yolla da sömürü imparatorluklarını ayakta tutabilmekti. Yukarıda bahsettiğim "düşmansız süper güç olmaz" tezi ışığında da bu iki gücün birbirine olan muhtaciyeti göze çarpmaktadır. Ancak birbirlerine olan muhtaciyetlerini ve paralel seyreden menfaatlerini, üzerinde sömürü imparatorlukları kurdukları toplumlara belli etmeden düşman rolü yapmak, bu iki ülkenin dünya siyasetindeki saltanatlarını sağlayan danışıklı dövüş ilkeleriyle mümkün olmuştur.

Şöyle ki; aslında Ay'a gidecebilecek kadar yüksek düzeyde uzay teknolojisine sahip olmayan ABD'nin bu yalanı, Sovyet ekonomisi için hayati öneme sahip olan Küba'nın ABD'den korkmasına ve Sovyetlere daha çok yaklaşmasına sebep olan, ve haliyle Sovyetlerin ekmeğine yağ süren bir hamle olmuştur. Aynı şekilde disiplinsizlikte ve düşük manevra kabiliyetinde dünyada bir numara olan Kızıl Ordu'nun, yıllarca dünyanın tahrip gücü en yüksek ordusu olarak (yalan)lansedilmesi, bu coğrafyanın Amerikan piyonları olan Türkiye ve Yunanistan'ı ürkütmek ve ABD'ye sığınmalarını sağlamak suretiyle sömürüyü hızlandırmak açısından ABD için büyük bir avantaj teşkil etmiştir. Sovyet-Amerikan ilişkilerinin, bizlere anlatıldığı gibi düşmanlık ve husumet değil; bir çok yerde paralel seyreden menfaatler üzerine kurulu bir ortaklık olduğuna işaret eden daha pek çok örnek vermek mümkündür.

Yukarıda yazdıklarım, Sovyetlerin bu yalan karşısında Amerikan ipliğini neden pazara çıkarmadığına dair bir (komplo teorisi değil)tezdir. Görüşlerime katılmayan üyelere saygı duymakla beraber konuyla ilgili fikirlerimi açıklamak istedim.

Bu arada Ay'a Sovyetler tarafından gönderilen(daha doğrusu gönderildiği iddia edilen) Sputnik hakkında da aynı şüphelere sahibim.

Saygılarımla