Mesajı Okuyun
Old 18-09-2007, 14:46   #25
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Konyalı önce izahatınız için teşekkür ediyorum,
Haklısınız;Önce yürürlükteki hukuka aykırılık meselesini izah edelim. Yürürlükteki hukuk kişinin ekonomik yetersizlikleri nedeniyle insana yakışmayan bir yaşam sürmeye mahkum olmamasını arzulamaktadır. Bu nedenle Anayasamız 5. maddesinde Devlete; "kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" ve 56. maddesinde; "herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak" ödevlerini yüklemiştir. Bir kişinin fatura ödeyecek parası olmadığı için evinde banyo yapacak suyu ya da gece aydınlanacağı elektriği olmaması durumu açıkça kişinin "insan onuruna yakışmayan şartlarda" yaşamaya zorlanmasıdır. Anayasa temel hak ve özgürlüklerin hangi durumda askıya alınabileceğini 15. maddesinde belirtmiştir. (Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.) Kişinin ekonomik güçten mahrum olmasının bu maddede sayılan şartlara girmediği açıktır. Tam da bu nedenle İcra İflas Kanunumuz kişilerin gelirlerinden ve mallarından haczedilemeyecek olanları belirlemiştir. -Sözgelimi; borçlunun kendisi ve mesleği için lüzumlu elbise ve eşyası, borçlu ve ailesine lüzumu olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası, vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası, borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsul için lazım olan tohumluğu, devamı için bkz. İ.İ.K. m. 82 ve 83- Yani kanun koyucu borçlu olan kişilerin dahi insan onuruna uygun olmayan koşullar altında yaşamasına izin vermemiştir. Anayasanın anılan maddeleri ışığında kişileri insan onuruna aykırı şartlarda yaşamaya sürükleyen bedeli alınmadığı gerekçesi ile yaşamsal ihtiyaç maddelerinin sunumunun durdurulması uygulaması Anayasaya açıkça aykırıdır, iptal edilmelidir.

Uluslararası sözleşmeler devletlere insan hakları bakımından kimi yükümlülükler getirirler. Konumuza ilişkin ilk akla gelenleri şunlardır; "hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz." (AİHS m.3, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi m. 7) "Devletler herkese, kendisi ve ailesi için yeterli bir yaşam standardına sahip olma sağlar. Bu standart, yeterli beslenmeyi, giyinmeyi, barınmayı, ve yaşama koşullarının sürekli olarak geliştirilmesini de içerir." (Yaşama Standardı Hakkı, Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesi m.11) "Devletler, herkesin mümkün olan en yüksek seviyede fiziksel ve ruhsal sağlık standartlarına sahip olma hakkını tanır." (Sağlık Standardı Hakkı, Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesi m.12) Bir kimsenin parasını ödeyemediği için tüm ailesiyle birlikte susuzluğa ya da karanlıkta oturmaya mahkum edilmesi adı konulmamış da olsa bir cezadır ve usulünce onanmış uluslararası anlaşmalara (yani yürürlükteki hukuka) açıkça aykırıdır. Devlet çok daha ağır bir ekonomik yük getirmesine rağmen, sağlık standardı konusunda çaba harcamaktadır. Hiçbir geliri olmayan kimselerin yararlandığı "yeşil kart" adı verilen sistem bunun göstergesidir. Kişilerin "hastalandıklarında" ödeme gücünden yoksun olmaları sebebiyle sağlıksız kalmaya ve hatta ölüme gidebilecek bir sürece mahkum edilmeleri insan onuruna açıkça aykırıdır bu nedenle bu kişilerin tedavi bedellerinin devletçe üstlenildiği bu uygulama yerindedir ve destek görmektedir. Ancak aynı kişilerin ödeme gücünden yoksun olmaları sebebiyle susuzluğa (yani; hijyen yokluğuna, temiz besin alma imkanını yitirmeye, bitlenmeye, hastalığa, hele çocuk ve bebek olan evlerde açıkça ölüm riskine) mahkum edilmeleri yasal ve uygun kabul edilmektedir.
bu açıklamalar karşısında anılan kurum yönetmeliğinin iptalinin istenmsi gerekmektedir, sayın Konyalının 30 YTL ödeyemeyen mağdurlar mı ? sorusuna gelince,çevremizde bu durumla karşılaşan her hangi birine hukuki desteğimizi esirgememmiz gerektiğine inanıyor, saygılarımı sunuyorum..