Mesajı Okuyun
Old 24-02-2007, 13:54   #2
Av. O. TEKGUL

 
Varsayılan

Umarım işinize yarar
T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
E:2005/61
K:2005/441
T:31.01.2005
• NAFAKA TALEBİ
• AYRI YAŞAMAKTA OLAN EŞ
• EVLİLİK GÖREVİNİ İHLAL
ÖZET : Davalı ( koca ), eşini görev yaptığı yere götürmeyerek, konut seçimiyle ilgili yasal düzenlemeye aykırı davranışta bulunmuş ve evlilik görevini ihlal etmiştir. Boşanma davasının reddinden sonra da; davalı, kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğine göre davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunun kabulü gerekir.
(4721 s. Kanun m. 4, 186/1, 197/2)
Mahkemece, davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek davacı lehine uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir.
Taraflar arasında görülen nafaka tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm nafaka istemine yönelik olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, davalı eşinden ayrı yaşadığı ve zor durumda bulunduğunun iddia ederek; aylık 300.000.000 lira nafaka talep etmiştir. Mahkemece, davacının eşinden ayrı yaşamakta haklılığını ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Silifke Asliye Hukuk Mahkemesinin, 30.01.2003 tarih ve 2002/393 Esas, 2003/56 Karar sayılı ilamına göre; "Davalı tanıklarından tamamı davacının uzman çavuş olarak görev yaptığı yere davalıyı hiç götürmediğini, Silifke'de babasının evine bıraktığını ve ilgilenmediğini beyan etmişlerdir. Şu halde davacı öncelikle eşini görev yaptığı yere götürmeyip babasının evinde bırakmakla ağır kusurlu taraftır. Ailenin oluşumunu sağlayacak ayrı mekan ve yaşam koşullarının şartlar müsait olduğu halde davacı tarafından yerine getirilmemesi davacıyı kusurlu duruma düşürmüştür" gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
TMK.'nun 186/1. maddesinde; Eşlerin oturacakları konuta birlikte seçmeleri öngörülmüştür. Böylece, yürürlükten kaldırılan hükümle ( MK. 152. madde ) konutun seçiminde kadına nazaran üstün konuma getirilmiş olan kocanın tek başına konutu seçmesi olanağı ortadan kaldırılmıştır.
Somut olayda; davalı ( koca ), eşini görev yaptığı yere götürmeyerek, konut seçimiyle ilgili yasal düzenlemeye aykırı davranışta bulunmuş ve evlilik görevini ihlal etmiştir. Boşanma davasının reddinden sonra da; davalı, kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğine göre davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunun kabulü gerekir ( TMK'nun 197/2. maddesi ).
Mahkemece, davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek davacı lehine uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.01.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
E:2004/11937
K:2004/10756
T:11.10.2004
• TEDBİR NAFAKASI
• TEDBİR NAFAKASINDA MİKTAR
• MÜŞTEREK YAŞAM SIRASINDAKİ YAŞAMA DÜZEYİ
ÖZET : Tedbir nafakasının miktarı tayin edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşama düzeyi dikkate alınmalıdır.
(4721 s. Kanun m. 4, 197/2)
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, TMK.nun 197/2. maddesinde belirtilen; ayrı yaşamada haklılık iddiasına dayalı aylık 1.000.000.000 lira tedbir nafakası istenilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; aylık 250.000.000 TL nafakanın davalıdan alınarak dava tarihinden geçerli olmak üzere davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Tedbir nafakasının miktarı tayin edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşama düzeyi dikkate alınmalıdır.
Yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında; davalının Banka Müdürü olup, aylık maaşının 1.585.000.000 lira olduğu, davacının ise; ev hanımı olup gelirinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, davalının gelir düzeyi ile birlikte yaşarken davalının eşine sağlamış olduğu yaşama standardı nazara alınarak; davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek daha uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir. Davalının geliri ile mütenasip olmayacak şekilde düşük nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
E:2005/7362
K:2005/7570
T:05.07.2005
• TEDBİR NAFAKASI TALEBİ
• AYRI YAŞAMADA HAKLILIK OLGUSU
• MÜŞTEREK HANEYE DÖNMEMEK
ÖZET : Davada, eş ve küçük çocuklar için davalının evlilik birliği gereklerini yerine getirmediği ileri sürülerek tedbir nafakası istenilmiştir. Tanık anlatımlarından, davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacının, davalı eşinin kapıcı olarak çalıştığı sitedeki müşterek haneye dönmemekte haklı olduğunu kanıtlaması gerekir. Bu yönde kabul edilebilir herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
(4721 s. Kanun m. 195, 197)
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, eş ve küçük çocuklar için davalının evlilik birliği gereklerini yerine getirmediği ileri sürülerek tedbir nafakası istenilmiş; mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, 4721 sayılı MK.nun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine konunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.
Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir.
Somut olayda davacı tanık anlatımlarından davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacının, davalı eşinin kapıcı olarak çalıştığı sitedeki müşterek haneye dönmemekte haklı olduğunu kanıtlaması gerekir. Bu yönde kabul edilebilir herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.07.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.