Mesajı Okuyun
Old 26-07-2009, 00:43   #13
Av.YBayrak

 
Varsayılan

Sn.Dr.Fuat Şenoğlu;
Yargıtay Kararından yaptığım alıntıda, cümlenin baş tarafında "ırza geçme" şeklinde bir ifade kullanılmış ise de, bu durum, cümlenin noktalı virgülden önceki kısmında "eylem" olarak belirtilmiştir. Cümlenin başındaki ifade bir suç tanımı olsa bile, devamında bu hata giderilmekte, bir suç değil, bir eylem olarak tanımı yapılmakta; ve çok açık, kesin bir şekilde eylem var olsa bile, oluşa göre suçun işlen-mediği, yani eylemin suç oluşturmadığı, sanığın cezalandırılamayacağı açıkça belirtilmektedir. Bu durum, yazımın 2. paragrafı ile tam anlamıyla örtüşmektedir.
Yaptığım alıntıda, Sizin cevabi yazınızda belirtildiği gibi suçun işlendiğinin kabulü yönünde bir ifade söz konusu olmadığı kanısındayım. Ayrıca, Artırma eksiltme hususu ise, buradaki suçun tespitine ilişkin bir husus değildir, ve alıntıda da bu hususa değinilmemektedir. Karara konu olan, irdelenen olay da konumuz için bağlayıcı değildir; esas olan, bağlayıcı olan burada aktardığım alıntıdaki kapsamdır.
Her olayın kendi içinde, kendi özelliğine göre değerlendirilmesinin esas olduğu hususunu vurguladığım yazıma Sn. meslektaşım Av.Hamza Nuh Özer'in katkısı da, her olaya ilişkin verilen kararın kendi dosya içeriğine dayalı olduğu hususunu ortaya koymaktadır.

Ayrıca; "Eğer mağdurun beyanı tüm dosya içeriğine göre inandırıcı ve hayatın olağan akışına aykırı değilse, mağdurun sanığa iftira atmasını gerektirir ciddi bir neden yoksa, mağdurun bu beyanlarına itibar edilir." diye belirtiyorsunuz.
Doktrin, Uygulama ve Yargıtay Kararlarının bu doğrultuda yerleşik olmadığı kanısındayım. Bu doğrultuda olsa dahi bu düşünceye katılmamaktayım, ve bağlayıcı bulmuyorum. Çünkü, Mağduriyet iddiasında bulunanın(ben mağdur terimini kullanmıyorum, çünkü ispatlanmadıkça mağduriyet söz konusu değildir)beyanları kendi içinde tutarlı, hayatın olağan akışına uygun ve tüm aşamalarda bu şekilde olabilir; ve de sanığa iftira atmasını gerektirecek -yargıç'a/heyet'e göre ciddi bir neden- de tespit edilemeyebilir.
1) Böyle bir nedenin tespit edilememesi, olmadığı anlamına gelmez,
2) Yargıç'a göre ciddi olmayan bir neden, mağdurluk/mağdurelik iddiasında bulunana göre ciddi olmadığı anlamına gelmez,

Suçun, hukuki kıstaslara uygun delille kanıtlanması gerek. Vicdani kanı, delil değildir; sanığın suçlu olduğuna vicdani kanı hasıl olsa bile, delillerle kanıtlanmadıkça suç sabit görülemez, aksi delile dayalı sisteme aykırıdır. Delile dayalılığı zayıflatırsanız, kişiden kişiye değişecek vicdani değerlere göre hüküm tesis edilir ki, o zaman da çağdaş hukukta yeri yoktur, kör topal yürüyen adaleti rafa kaldırmış oluruz kanısındayım.
Aynı görüşleri paylaştığımız yerel mahkeme kararları da var.
Bilmukabele saygılarla, iyi çalışmalar.