Mesajı Okuyun
Old 02-02-2010, 14:28   #36
Admin

 
Varsayılan

Üniversitede Medeni Hukuk Hocamın daha radikal bir önerisi vardı: Evlilik her zaman her iki taraftan birinin tek taraflı iradesiyle ve sorgusuz/sualsiz sonlandırabileceği bir akit olmalıdır. Bir diğer deyişle evlilik akdinin sona ermesinin, bugünkü hukuk sisteminde nişanlanma için öngörülen sonuçlara yakın bir şekli olmasını öneriyordu. Gerekçesi de şuydu: Hiçbir insan hiçbir nedenle bir başkası ile hayatını geçirmeye zorlanamaz, tüm hayatını kapsayacak şekilde ileriye yönelik böyle bir söz vermesi beklenemez, mutsuz yaşamaya mahkum edilemez ve kendisinden böyle bir taahhüt istenmesi de (hali hazırdaki sistemde evlilik akdi) insan haklarına aykırıdır.

Aslında olaya teknik olarak bakarsak Borçlar Hukuku bu tip kişilik haklarını derinden ve süresiz etkileyen akitleri -kişinin rızası olsa dahi- her zaman geçersiz kılıyor zaten. Örneğin hayat boyu bir kişiye bağlı çalışacağınıza dair bir akit yaparsanız Borçlar Kanununa göre geçersiz olacaktır ve "ama benim isteğim bu yönde" şeklindeki bir beyanınız dahi sözleşmeyi geçerli hale getirmeyecektir. Oysa evlilik akdi bu anlamda Borçlar Hukukunun sözleşmelere ilişkin şekline ve ruhuna da -teknik açıdan- tamamen aykırı ve eğer Medeni Kanun içinde özel bir düzenleme yapılmamış olsaydı, hukuken kabul edilemeyecek bir akit olarak görülecekti mutlaka.

Kişisel olarak evlilik akdinin bir tarafın tek taraflı iradesiyle sonlandırabileceği bir akit olması gerektiği yolundaki görüşe katılıyorum.