Mesajı Okuyun
Old 01-01-2016, 20:22   #28
halit pamuk

 
Varsayılan

TCK 184. maddeye göre yargılanıp HAGB kararı alanların tahsil olunan paranın iade edilip edilmeyeceğine ilişkin Danıştay 14. Dairenin içtihatı şu şekildedir:

"........ Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibariyle bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur.
İlk karar, teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmü, ikinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır.
Henüz tümüyle bitmeyen yargılama sürecinin sonraki aşamaları da dikkate alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uyuşmazlığı nihai biçimde çözen nitelikteki kararlardan olmadığı anlaşılmaktadır. Esasen, hükmün açıklanması kararı ile birlikte sanık bakımından yasada öngörülen denetim süresi başlayacak ve mahkeme bu süre içinde sanığa bazı denetimli serbestlik tedbirlerine uyma yükümlülüğü getirebilecektir. Bu süre içinde sanığın kasıtlı bir suç işleyip işlemediği ve öngörülen denetimli serbestlik tedbirlerine aykırı davranıp davranmadığına göre farklı hukuki sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Şayet sanık, bu süre içinde kasıtlı bir suç işlemez ve öngörülen denetimli serbestlik tedbirine uygun davranırsa, hakkındaki davanın düşürülmesine karar verilecek, kasıtlı suç işler veya tedbirlere aykırı davranırsa hakkındaki hüküm aynen veya gerektiğinde değiştirilerek açıklanacaktır. İşte bu aşamadan sonra verilecek ve uyuşmazlığı nihai biçimde çözecek olan düşme veya mahkûmiyet kararları hüküm niteliğindedir.

...........Bu nedenle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olarak değerlendirilemeyeceği açık olup, 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesinin 7. fıkrası uyarınca tahsil edilen idari para cezasının iadesini gerektirir nitelikte bir mahkumiyet kararı olmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan; ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapı yapmak fiili nedeniyle hakkında idari para cezası işlemi tesis edilenlerin, aynı fiil kapsamında Türk Ceza Kanununun 184. maddesinde düzenlenen "İmar Kirlilğine Neden Olma" suçu nedeniyle yapılan ceza yargılaması neticesinde mahkum edilmesi halinde, 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesinin 7. fıkrası uyarınca idari para cezasına ilişkin tutarın kendilerine iade edilebileceği açık olmakla birlikte, bu durumun para cezasının iptali istemiyle açılan davanın konusunu teşkil etmediği, kişinin tahsil edilen para cezasının iadesi istemiyle idareye başvurması, başvurunun reddedilmesi halinde başka bir davada uyuşmazlık konusu edilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda; davacı hakkındaki ceza yargılaması neticesinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesinin 7. fıkrası uyarınca tahsil edilen idari para cezasının iadesini gerektirir nitelikte bir mahkumiyet kararı olmadığı, ayrıca ceza yargılaması sonucunda mahkum edilmesi halinde dahi tahsil edilen para cezasının iadesi istemiyle idareye başvurması, başvurunun reddedilmesi halinde bu hususun başka bir davada uyuşmazlık konusu edilmesi gerektiği anlaşıldığından, dava konusu işlemin para cezasına ilişkin kısmının iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 1. İdare Mahkemesinin 24/05/2012 günlü, E:2011/662, K:2012/1080 sayılı kararının temyiz edilen kısmının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/04/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi."