Mesajı Okuyun
Old 29-05-2009, 21:00   #3
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

BA – BS FORMLARININ DÜZELTMELERİNE DE CEZA YASALAŞIYOR !...

Yalçın ÖNDER

(S. Sayısı: 385) Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/692) (Dağıtma tarihi: 26.5.2009)
http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss385.pdf

Şimdi tabi tasarı ile ve komisyonun kabul ettiği metinde vergi kanunlarında, günlük mesleki yaşamı değiştirecek pek çok yeni düzenleme var. Başta KOBİ lerin tanımı olmak üzere, her birisi üzerinde ayrı ayrı durulabilir. Meclis Genel Kurulunda da gece geç saatlerde ansızın değişiklik önergeleri verilebilir. Ancak özel ilgi alanım olduğundan VUK'nun mük. 355. maddesine eklenecek fıkraların düzenlemesi ile doğal olarak ilk önce bakmaya çalıştım.
“Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Plan ve Bütçe Komisyonu
Esas No: 1/692 25/ 5/2009
Karar No: 46
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Maliye Bakanlığınca hazırlanarak Bakanlar Kurulunca 22/4/2009 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça 22/4/2009 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilen 1/692 esas numaralı “Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”, Komisyonumuzun 29/4/2009 tarihinde yaptığı 28 inci Birleşiminde Hükümeti temsilen Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN ile Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Devlet Personel Başkanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanlığı, temsilcilerinin katılımlarıyla incelenip, görüşülmüştür.

Bilindiği gibi, vergi sistemlerinin temel özelliklerinden biri, politika hedeflerine ulaşabilmek için, iktisadi, sosyal ve teknolojik gelişmeleri yakından izlemesi ve gelişmelere hızlı bir şekilde uyum gösterebilmesidir.

Vergi temel olarak iktisadi faaliyetlerin bir sonucudur. Ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar ve değişen koşullar doğrultusunda değiştirilmesi ve günün koşullarına uyarlanması gereken bir sistemdir. Bu çerçevede vergi mevzuatındaki değişiklikler, yapısal nitelikli değişimleri içerebileceği gibi cari koşulların gerektirdiği iyileştirmeler olarak da gerçekleştirilebilir.

Bu yaklaşım ışığında Tasarının temel amacı, ekonomik faaliyetlerin gelişiminin vergisel açıdan teşvik edilmesi ve bilişim alanında yaşanan ilerlemelerin hukukî düzenlemelerin içinde yer almasını sağlayarak, uygulamaları daha çağdaş hale getirebilmektir. Böylece, vergi kanunları başta olmak üzere, ilgili kanunlarda bu yeniliklere bağlı yeni düzenleme ve değişiklikler yapılması ihtiyacı doğmuştur.
Tasarı ile;”


Fakat, Komisyon raporunda; konu başlığımızda yer aldığı üzere Meslek Odalarının Girişiminden sadece Türkiye Barolar Birliğinin vergi ve idare mahkemelerindeki davalarda vekalet ücretlerinin maktu olarak düzenlenmesi konusundaki Anayasaya aykırılık iddialarına varan, çabalarına meclisteki hukukçu milletvekilleriyle nasıl canhıraş bir mücadele verdikleri tamamı okunduğunda ortaya çıkıyor.

Oysa ne bir SMMO ve ne de bir YMMO'nın görüşünden söz edilmez iken TÜRMOB'un (alt komisyon görüşmelerine katılmışlar mı raporda yazmadığından bilemiyorum?) adı dahi, geçmemesine doğal olarak üzüldüm. TÜRMOB’un ve Odalarımızın Esas Komisyonun 29/4/2009 tarihinde yaptığı 28 inci Birleşimine katılmadıkları rapordan açıkça anlaşılıyor.

Daha ilginci ise, TÜRMOB Genel Başkanının, Genel Başkanı seçildiği DSP milletvekili hukukçu Sayın Harun Öztürk'ün muhalefet şerhine de "ÇERÇEVE MADDE 24-
Bu madde ile VUK'nun mükerrer 355 inci maddesinde değişiklik yapılarak, bildirimde bulunulmaması ya da yanıltıcı bilgi verilmesi halinde öngörülen 1600 TL tutarındaki ceza 1000 TL'ye, 760 TL olan ceza 500 TL' ye ve 350 TL olan ceza da 250 TL' ye indirilmektedir. Söz konusu suç fiilleri için öngörülen cezalardaki indirim, cezaların caydırıcılık gücünü olumsuz etkileyeceğinden değişiklik olumlu değerlendirilmemektedir." bir o kadar yasama organında örgütümüzün etkisini göstermektedir.
Demek ki, hem TÜRMOB'un ve hem de DSP'nin Genel Başkanının bu milletvekilini acilen meslektaşların cezalardan dolayı yaşadıklarından (tabi kendisinin haberi varsa) bilgilendirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Öte yandan tasarının değişik maddelerine değişiklik şerhi koyan CHP milletvekillerinden başta TÜRMOB eski Genel Başkanı ve şimdiki Onursal Başkanı Mustafa Özyürek ve eski Gelirler Genel Müdürü M.Akif Hamzaçebi ve arkadaşlarının VUK'nun mük. 355. maddesine eklenecek fıkralarla ilgili bir tek kelime dahi etmemelerine, Meslek Odalarımızın ve TÜRMOB'un yasama üzerinde baskı gücü olmak yerine, tam tersine;

Bakanlığın gücünün, örgütümüz üzerinde gereğinden fazla baskı kurması karşısındaki bence aciz hallerine tanık olmak da soru işaretlerini bir kat daha artırmıştır.

Bunca meslektaş her gün milyarlarca ceza yer iken, sessiz kalmalarının anlamını çok iyi düşünmek gerekir.

Üstelik TÜRMOB’un 2009 Nisan’ın da Mersin’de düzenlediği Muhasebe Forumunda görüşlerini aktaran GİB Sayın Metin KİLCİ’nin “bundan sonra kanunları ve değişiklikleri TÜRMOB ile beraber yapacağız” sözleri dakikalarca meslektaşlarımız ayakta alkışlamalarına rağmen yaşananlar, meslektaşlarımızın bir kez daha kandırıldığını ortaya koymuyor mu?

Sonuçta komisyon tarafından tasarının 24. maddesi olarak (bkz. raporun 48. sayfası) düzenlenen ek fıkralar aynen şöyledir.
"MADDE 24- 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “100.000.000 lira”, “50.000.000 lira” ve “25.000.000 lira” ibareleri sırasıyla “1.000 Türk Lirası”, “500 Türk Lirası” ve “250 Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Ancak, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirilme şartı aranmaz.”

“Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/2 oranında uygulanır.
Elektronik ortamda beyanname ile bildirim ve form verme mecburiyetine uymayanlara bu maddeye göre ceza kesilmesi halinde, 352 nci maddenin birinci derece usulsüzlüklerle ilgili
(1) numaralı bendi ile ikinci derece usulsüzlüklerle ilgili (7) numaralı bendi uyarınca ayrıca ceza kesilmez.”

Eğer değiştirilen ve eklenen fıkralarla, madde komisyonun kabul ettiği biçimiyle, Meclis Genel Kurulundan da geçer ve aynen de onaylanır ise;

01. Şu anda Anayasa Mahkemesinde Anayasaya aykırılık iddiasıyla görüşülmekte olan VUK’nun mük. 355. maddesinde değişiklik yapmak Anayasa Mahkemesinin ve hukukçuların deyimiyle “…Anayasanın 138/4 üncü maddesi gereği, yasama organı dahil bütün devlet organları “... mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Aksi taktirde, yargı bağımsızlığı söz konusu olamaz ve hukuk devletinden de söz edilemez. Yasama organı, beğenmediği yargı kararlarını, üstelik de geriye yönelik uygulanmak üzere kanun çıkartıp etkisiz hâle getirecekse, elbette ki yargı bağımsızlığı zedelenecektir. (SABUNCU, Yavuz, Anayasaya Giriş, 8. Basım, İmaj Yayıncılık, Ankara 2002, s. 186).” hukuku dolanma olarak nitelendirilebilecek bir şekilde düzenlenmektedir.

Dolayısıyla hukuka devletinde yaşadığımız iddia ediliyor ise, hukuka ve güçler ayrılığı ilkesine uygun olarak, yargılanma aşamasında bulunan bir kanun hükmü hakkında yasamanın, yargı üzerinde baskı kurmasına izin verilmemesi açısından VUK’nun mük. 355. maddesinde değişiklik öngören bu metin tasarından acilen Meclis Genel Kurulunda verilecek bir önerge ile geri çekilmelidir.

02. Tasarının yukarıdaki maddesiyle eklenmesi öngörülen fıkralarla artık (örneğin geç gelen faturalar nedeniyle) verilecek Ba- Bs formlarında (kanunda Ba-Bs ve ne olduğu tanımlanmadan, form adı altında geçiştirilen) idari düzeltmelere de cezalar kesilecektir.

03. Danıştay Vergi Dava Dairelerinin Kararına rağmen başta Ankara olmak üzere, pek çok ilin Bölge İdare Mahkemesinin olumlu olarak verdiği “yazılı bildirim şartı”, aranması kararları,

“Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirilme şartı aranmaz” hükmü ile kaldırılmaktadır.

Maliye Bakanlığı, artık bırakalım kanunu ve cezaların kanuniliği ilkesini, bundan böyle Genel Tebliğe bile gerek duymaksızın sirküler modasıyla istediği işleme, istediği cezayı kesmeye uyarlayabilecek manevra alanına kavuşmaktadır.

Bu durum hem VUK’nun mük. 355/2 ye ve hem de VUK’nun mük. 257. maddesine, Anayasanın da başta 38. maddesi başta olmak üzere pek çok maddesine de aykırıdır.
04. “- Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim ve formlara ilişkin sürelere uyulmaması durumunda kesilecek usulsüzlük cezalarının çok yüksek olduğu,
- Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken cezaların makul ve adil olması gerektiği,” yönündeki tespitlerine rağmen,
Sonuç olarak, ülkemizin sosyo- ekonomik yapısından kaynaklanan kayıt dışılığın faturası komisyonun da kabul ettiği yukarıdaki ifadelerle sonucunda meslektaşlarımızın ödediği cezalar artırılmaktadır. Bu cezaları, formları ve beyannameleri düzenleyen meslek mensupları ödemek zorunda kalmaktadırlar.

Yasaya aykırı olarak 381 seri nolu VUGT’nin 3.2. bölümünde hatalı “Ancak, düzeltme bildirimi süresinden sonra verilmiş ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 nci maddesi hükmü uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilecektir.” şekilde düzenlemiş bulunan,

Formlardaki hataların 10. gününden sonraki düzeltmelerine de özel usulsüzlük cezası kesilmesine, bildirim şartı aranmamasına kanuni dayanak sağlanmaktadır.

Tüm bunlara, önceki ceza düzenlemelerinde olduğu gibi, sessiz kalan meslek örgütünün sesinin yükseltilmesi, başta cezaların mağduru bulunan üyelerin örgüt yöneticilerine tepkilerini koymaları ile sağlanabilir.

Şu anda TBMM Gündeminde bulunan tasarının ilgili maddesinin Anayasa Mahkemesince karar verinceye kadar geri çekilmesi için herkesi uyarıyor ve acilen meslektaşlarımızı ve meslek örgütlerimizi göreve davet ediyorum.
http://www.mustafagulsen.com/forum/f....asp?TID=47596 &PID=246506#246506