Sayın cesur_yürek,
Trafik kazalarıyla ilgili tazminat davaları ne miktar üzerinden açılmalıdır? Sorusu sizin de belirttiğiniz gibi, Forumda daha önceleri çokça tartışıldı.Ancak tartışılan buraya aktarılan, meselenin can alıcı noktası olan meblağlar ve özelliğinden çok işin kenarı köşesi olmaktadır.Oysa soru sorucuların aradığı çok sade çok açık bir cevaptır:manevi maddi miktar ne olsa gerçeğe uygun düşecektir;Yargıtay da müdahaleden kaçınacak ve müvekkil de, “ usul ekonomisine yaraşır bir yolla davam görüldü” ferahlığını yaşayacaktır Sorular bu noktadan ibarettir.Fakat heyhat!cevaplar hep felsefi veya (benimki gibi) iç dökmelerden öteye geçmemektedir. “Düştüm mahpus damlarına öğüt veren çok olur” denecek yer burası olmasa da tam cevaplar alınamamaktadır.Çünkü kapalılık ülkemizde hukukta belirleyici özellik olma niteliğindedir hala!
İçtihatları harıl harıl aramamızın nedeni somut olay ve bu MİKTAR meselesidir. Bu nedenle raflarımızı kara kaplı kitaplar doldurmaktadır. Bunun dışında, içtihatlar olmasa da olur.Çünkü hukukun %80’i ders kitaplarından öğrenilmiştir ve kanun hükümleri de zaten elimizin altındadır;öyleyse ne diye onca içtihadı okuyalım ki!
“Elimde fıstık gibi bir Yargıtay kararı var!” üzerine de bu forumda çok tartışma imkanı bulmuştuk. İşte kararlardaki o “fıstıklık” somut olay ve MİKTAR dır. İçtihatlar AİHM kararlarında görüldüğü üzere, somut olay ve MİKTAR’ı de içerecek şekilde herkese açıldığında, kararlardaki “fıstıklık” a hepimiz ulaşabilecek, daha doğrusu kararların “fıstıklık” ı falan kalmayacaktır.
Aynı konu iki gün önce 03.12.2009 tarihinde THS de sayın “kapbana” tarafından tartışmaya açılmıştı ve 27 yorumdan sadece iki tanesi miktara dair bilgi içeriyordu