Mesajı Okuyun
Old 22-01-2007, 23:43   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar

T.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
E. 2000/6285
K. 2001/784
T. 2.2.2001
• 213 SAYILI YASAYA AYKIRILIK ( Dört Yıla Ait Defter ve Belgelerin Çalındığı İleri Sürülmesine Rağmen Arabada Çalındığı İddiası )
• DEFTER VE BELGELERİN ÇALINMASI ( Bunların Arabada Bulundurulmasının Mutad Olmaması )
• VERGİ DENETİMİNDEN KAÇMAK ( Sanığın Defter ve Belgelerinin Çalındığı İddiasında Bulunarak Amacının Vergi Kaçırmak Olması )
213/m.3,13,172,256
6762/m.68/son
ÖZET : Dört yıla ait tüm defter ve belgelerin, çalındığı iddia edilen özel otomobilde bulundurulması mutad olmadığı gibi otomobil içinden hiçbirşey alınmayıp, hırsızların işine yaramayan defter ve belgelerin çalınması olgusu yaşamın olağan gözlemlerine uygun değildir.

Olayın, vergi denetiminden kaçmak için iradi olarak gerçekleştirilen bir tertip sonucu olduğu dikkate alınmalı, sanığın mücbir sebebe ilişkin savunması reddedilerek mahkumiyetine karar verilmelidir.

DAVA : 213 sayılı Vergi Usul Kanununa muhalefet suçundan sanık Aydın'ın yapılan yargılanması sonunda; beraatine dair ( İstanbul Sekizinci Asliye Ceza Mahkemesi )nden verilen 16.6.1999 gün ve 1996/1456 Esas, 1999/916 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi müdahil vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığın onama isteyen 12.12.2000 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Sanığın 1990, 1991, 1992 ve 1993 yıllarına ait defter ve belgelerini usulüne uygun olarak istenmesine rağmen yetkililere ibraz etmeyip gizlediği iddia olunarak 213 sayılı Kanunun 359. maddesinin uygulanması suretiyle cezalandırılması için kamu davası açılmış; sanık savunmasında, istenen defterler ve belgelerin, çalınan özel otomobilinden hırsızlar tarafından alındığını ileri sürmüş; hakkında açılan ve beraat kararı ile sona eren bir başka dava dosyasındaki hırsızlık iddiasına ilişkin olarak emniyet karakolu görevlileri tarafından düzenlenen tutanakları delil olarak göstermiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172. maddesinde gösterilip, defter tutmak zorunluluğu yüklenen gerçek ve tüzel kişiler, tuttukları defterlerle 2. kitap 3. kısımda yazılı vesikaları, 253. madde uyarınca ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlamak üzere beş yıl süre ile muhafaza etmek, 256. madde uyarınca da bu süre içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar.

Mücbir sebepler, 13. maddede düzenlenmiş; bunlar 4 bent altında sayılmıştır. Dördüncü bentte "sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikaların elinden çıkmış bulunması" mücbir sebep olarak kabul edilmiştir.

"Vergi kanunlarının uygulanması ve ispat" başlıklı 3. maddenin son fıkrası "iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia edene aittir" hükmünü içermekle birlikte kanunda gösterilen mücbir sebeplerin ne şekilde ispat olunacağı ve ispat vasıtalarına dair Vergi Usül Kanununda özel bir hüküm mevcut değildir. Ceza Usul Kanunun delil serbestisi kuralı burada da geçerlidir; mücbir sebepler kanunen geçerli her türlü delille ispat olunabilir. Deliller, mücbir sebebin vukuunu ve defter ve vesikaların kısmen veya tamamen kaybı veya yok olmaları sonucunu doğurduğuna ilişkin savunmayı, akla uygun ve inandırıcı, dolayısıyla geçerli kılmalı; hakimde, bu yönde vizcdani kanı oluşturmalıdır. Tersi durumda, mücbir sebep olarak itibar ve kabul olunamaz.

Defter ve vesikaların mücbir sebeplerden dolayı kaybolduğunun tesbiti için yapılan talep üzerine 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 68/son maddesine dayanılarak mahkemeden alınan kararların, nizasız ve hasımsız kaza usulüne tabi olması nedeniyle her zaman aksi ispatlanabilir.

Yine, sık sık başvurulan kaybolmaya dair basın yolu ile ilan yaptırılması ve keyfiyetin vergi dairesine bildirilmesi de bu kapsam ve nitelikte kabul edilmelidir.

Ceza Yargılamasında hiçbir duraksamaya yer vermeden gerçeği ortaya çıkarmak görev ve yetkisi bulunan ceza hakimi, ileri sürülen mücbir sebebin dayandığı olayların, vukuu ile defter ve belgelerin yok olması veya elden çkması sonucunu doğuracak nitelik ve yoğunlukta olup olmadığını, bunların mükellefin faaliyet alanı itibariyle mutad ortam yer ve mümkün olmayan nedenlere dayanıp dayanmadığı, öngörülebilme ve neden-sonuç ilişkisi, vergi denetiminden kaçmak amacına yönelik tertip niteliği vesair ile olayın arzettiği özelliği duruşmadan ve tahkikattan edineceği kanaata göre irdeleyip değerlendirmeli ve delilleri serbestçe takdir etmeli, irade dışında meydana geldiği ve defter ve vesikaların tamamen veya kısmen kaybı veya yokolması sonucunu doğurduğunu anlaması halinde mücbir sebep olarak kabul etmelidir.

Somut olayda sanık, 1990, 1991, 1992 ve 1993 yıllarına ait defter ve vesikaların içinde bulunduğu özel otomobilinin çalındığı ve bunların hırsızlar tarafından alınarak götürüldüğünü savunmuş; İstanbul Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesinin E. 1993/1536 sayılı dosyasındaki emniyet görevlileri tarafından tutulan 27.9.1993 tarihli tutanağı delil olarak göstermiştir. Tutanağın tetkikinden; plakası verilen özel otonun park edilip içindekilerin hızlı bir şekilde uzaklaştıklarının görüldüğü hususunun telefonla bildirilmesi üzerine karakol görevlilerinin olay yerine geldikleri, otomobilin düz kontak yapılmadığı, düzgün bir şekilde park edildiği, pek küçük hasarları dışında çalınan bir şeyden söz edilmediği, oto teyp ve kolonların yerinde olduğu anlaşılmış, çalınma olayının 20.9.1993 tarihinde sanık tarafından karakola bildirildiği, içinde vergi defter ve vesikaları ile teyp ve kolonların bulunduğuna dair eklenti yapıldığı aynı tarihli başvuru tutanağında görülmüştür.

Sanık, işini kısa bir süre önce terk ettiğini vergi dairesine bildirmiştir. Dört yıla ait tüm defter ve belgelerin özel otomobilde bulundurulması mutad değildir. Otomobilin içinde hiçbir şey alınmayıp yalnızca, hırsızların işine yaramayan defter ve vesikaların alınması olgusu, yaşamın olağan gözlemlerine uygun düşmemektedir. Emniyet karakoluna yapılan telefon ihbarı, otomobilin düz kontak yapılmadan çalıştırılması, park edildiği yer ile park edilişindeki özen ve düzenlilik ile başvuru tutanağına sonradan eklenen bölüm birlikte değerlendirildiğinde, olmayın vergi denetiminden kaçmak için iradi olarak gerçekleştirildiği, bir tertip sonucu olduğu açık ve seçik bir biçimde anlaşılmaktadır.

Bu nedenlerle sanığın mücbir sebebe ilişkin savunması reddedilerek, tüm unsurları itibariyle oluşan müsnet defter ve belgeleri gizlemek suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, savunması geçerli sayılarak beraat^ hükmü tesisi,

SONUÇ : Kanuna aykırı ve müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak CMUK'nun 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), 2.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.