Mesajı Okuyun
Old 19-01-2011, 22:17   #1
halit pamuk

 
Varsayılan Hazine Avukatının Tuhaf Öyküsü

Bu yazıyı okuyanlar, bir yanılsamayı görecekler; bir mesleğin nasıl olup da başka bir şeye dönüştüğünü okuyacaklar...

Hazine avukatı, 1934 yılında 2573 sayılı Devlet Davalarını Takibe Memur Avukatlar Hakkında kanun yürürlüğe girmesiyle ortaya çıkmış. Daha önce her bakanlığın bir hukuk müşaviri ve bu hukuk müşavirlerine bağlı avukatlar aracılığı ile devlet davaları savunuluyormuş. O zaman bu konudaki tek mevzuat 27 eylül 1302(1886) tarihinde Maliye Nezaretine merbut hukuk müşavirleriyle dava vekillerine dair talimatnameymiş...

1934 yılında devlet tüzel kişiliği, Hazine Avukatları denen meslek grubundaki avukatlarla temsil edilmeye başlanmış. Çünkü devlet tüzel kişiliği "BİRDİR" bunu da ayrı ayrı avukatlar değil, devlet avukatı temsil eder ve biz ona hazine avukatı deriz. Yani bir ilde devleti vali temsil eder, mahkemede de Hazine avukatı... Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın vb bakanlıkların ayrı tüzel kişilikleri yoktur. Bunlar devlet tüzel kişiliğinin ayrı ayrı değişik adlarda görünümleridir. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı avukatı diye bir avukat türü yoktur. Çünkü devlet tüzel kişiliğinin tek bir avukatı vardır o da hazine avukatıdır. Bu devlet dediğimiz şey, genel bütçeli kuruluş dediğimiz kuruluşlardır ya da idare hukukunda "merkez" dediğimiz şeydir. (genel bütçeli kurluşlardan ayrı tüzel kişiliği olan ayrı bütçesi olan kuruluşları vardır. İdare hukukunda yerel ve yerinden yönetim dediğimiz bu kuruluşların ise tüzel kişilikleri temsil eden daha doğrusu vekili olan avukatlar vardır.)

1943 yılında bu hazine avukatları denen meslek grubu için çok özel bir yasa çıkar. Yasanın adı şudur: 4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş Hukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Umum Müdürlüğünün Vazifelerine Devlet Davalarının Takibi Usullerine ve Merkez ve Vilayetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanun...

Hazine avukatlarına ayrı bir statü vermek ve bu meslek grubunu teşkilatlandırmak için çıkar bu yasa. Bunu nereden anlıyoruz, Meclis tutanaklarından.. İtalya'dan esinlenmişlerdir, bu yasayı yaparken... Bu yasayla hazine avukatları, Maliye Bakanlığında Baş Hukuk Müşavirliği Ve Muhakemat Genel Müdürlüğü adı altında Baş hukuk müşavirinin denetim ve gözetimi altında çalışan devlet avukatları olmuşlardır. Yani imamların Diyaneti varsa, polislerin Emniyet'i varsa; Hazine Avukatların da başhukuk müşavir'i vardır.

Başhukuk Müşavirinin taşraki karşılığı da İl Muhakemat Müdürüdür. Konumuz olan hazine avukatlarının müdürüdür bu İl Muhakemat Müdürü..

Farkettiyseniz, vurguladım, İl Muhakemat Müdürü diye..

Daha sonra 5442 sayılı İl İdaresi Kanununda merkezin taşrası düzenlenirken, teşkilatlı ve devleti temsilcisi ve vekili bu hazine avukatlarının farkında olarak Valilin hemen altına ancak diğer il müdürleri ile eşit seviyede bir düzenleme yapılarak; ilde hazine avukatının müdürü olan İl Muhakemat Müdürlerinin sicil ve ataması işlerini düzenlemiştir.

Yani hazine avukatının müdürü olan Muhakemat Müdürünü "il müdürü" olarak görmüştür, hem 4353 sayılı kanun hem de 5442 sayılı kanun...

İroni bu tarihlerden sonra başlar, 1951 yılından sonra yasada dişe dokunur bir değişiklik yapılmaz, Hakimler ve Savcılar Kanunu 17 kere değişmişken bizim bu yasa değişmez.( Gerçi değişse de iyi yönde değişeceğine dair hiç umut yoktur.) Bundan sonra bu kanun sanki unutulur, hazine avukatının ne olduğu unutulur. Dava açmak için hazine avukatını ararlar ve bulurlar ama dava açıldıktan sonra ne ararlar ne sorarlar...

1980 lerde maliye bakanlığının teşkilat kanunu yaparlarken, kendi teşkilat kanunu olan bu meslek grubunu hiç olmayacağı bir yere "ana hizmet birimi" kısmına koyarlar.. Sayıları azdır hazine avukatlarının ama nitelikleri fazla ve farklı olan bu meslek grubunu buraya koymakta fahiş bir hukuki hata yapmış olurlar... Zira, karşımızda sadece maliye bakanlığını temsil eden bir avukat grubu yoktur, devleti temsil eden özel bu meslek grubu ayrı bir yerde olması gerekiyordu. Yani "bağlı kuruluş" olarak gösterecekleri yerde bakanlığın müşteşar yardımcısına bağlı en merkeze koymuş oldular.

Bu ise her şeyi değiştirdi. Emniyet Genel Müdürü, Diyanet İşleri Başkanı gibi olması gereken Başhukuk Müşaviri Ve Muhakemat Genel Müdürü, onca işi olan Müşteşar yardımcısının altında bir hizmet birimi olur.

Yani bu Fransa'nın Almanya'nın bir eyaleti olmasına benziyor. Koskoca Fransa'yı Bavyera eyaleti gibi bir eyalet yapsanız da bunu bir fransız kabul etmez.

Daha sonra BAHUM ana hizmet birimi olunca bunun karşılığı taşra teşkilatı da Ynai İl Muhakemat Müdürleri de defterdarlığın şube müdürlüğü oluyor. Buna göre bir il müdürlüğünün şube müdürüne ne hak veriyorlarsa hazine avukatının müdürü olan Muhakemat Müdürüne de o hakları veriyorlar. Düşünün artık hazine avukatını...Hazine avukatının hakkı da ona göre oluyor. Devletin olanaklarından ona göre faydalanıyorlar... Lojman, sicil, maaş, ücret ve diğer özlük hakları.. Herşey tersyüz oluyor. Ve sonunda memurlar net gibi forumlarda çığlıkları yükselir...

Bazı hazine avukatları bu işte bir yanlışlık var diyorlar ve bildikleri tek şeyi yapıyorlar: DAVA AÇIYORLAR....


Danıştay 11. Hukuk Dairesinin süreklilik kazanan içtihatlarında "yukarıda yer verilen yasalar birlikte değerlerildiğinde, il merkezi ve ilçelerinde genel bütçeye tabi tüm kamu kurumlarının avukatlık ve hukuk danışmanlığını yürüten, il ve ilçede görevli hazine avukatları ve muhakemat bbiriminde görevli personelin amiri,denetleyicisi ve birim görevinin gereği gibi yürütülmesinde sorumluluğu bulunan ve bu konumuyla birinci derece sicil amirlerinin valiolduğu anlaşılan, atama, izin gibi hususlar da bakanlığa tabi olduğu görülen muhakemat müdürlerinin "il müdürleri" gibi değerlendirilmesi gerektiği....."

Danıştay 2. dairesinin İdari Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından onanan kararında ise; "... her ne kadar 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de muhakemat birimin defterdarlık birimi içinde sayılmışsa da; bu durumun tek başına yukarıda anılan 4353 sayılı yasada yapılan düzenlemeyi bertaraf etmeyeceği açıktır."


İşin ilginç yanı yargının bir ayağı olan avukat, yargının diğer ayakları sayesinde ayakta duruyor.