Mesajı Okuyun
Old 05-01-2011, 15:43   #19
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Burada çözümler sıralanmadıkça baro yönetimlerinin eleştirilmesi işlevsiz olacaktır.

Bu önerinize tamamen katılıyorum.

Alıntı:

ÇÖZÜM:
Avukatların işyeri ruhsatı almak zorunda kalmamaları için Avukatlık Kanunu'na bu yolda bir madde eklemek gerekir.
Öte yandan Avukatların sorunlarının -bu örnek gibi- Avukatlık Kanununa eklenecek maddelerle çözülebileceğine tam olarak katılamıyorum. Bence Avukatların sorularının çözümleri, avukatlık kanunu dışındaki kanunlara onlarla ilgili madde eklemekten geçiyor gibi.

En basit örneği avukatlık kimliği uygulamasında yaşanmıyor mu? Avukatlar yıllarca kimliklerinin resmi kimlik kabul edilmemesinden şikayet ettiler, sonunda 2004 yılında avukatlık kanununa bununla ilgili özel madde eklendi. Ne faydası oldu ve kim avukatlık kimliğini nerede resmi kimlik olarak kullanabiliyor? Seçimlerde sunmaya kalkıyorsunuz, yüksek seçim kurulu kabul etmiyor, bankalara veriyorsunuz bankalar reddediyor, sınavlarda sunuyorsunuz ÖSYM kabul etmiyor, tapuda arz ediyorsunuz, Tapu reddediyor. Hepsinin gerekçesi aynı: "bizim özel mevzuatımız var". Avukatlardan işyeri ruhsatı alınamaz diye Avukatlık Kanununa madde eklerseniz, Belediyelerin de bizim özel mevzuatımız var diye kabul etmeyeceğine eminim, zira görüşüne göre bu ülkede avukatlık kanunu dışında herşey özel mevzuat ve avukatlık kanununda ne yazarsanız yazın Avukatlar dışında kaale alan yok.

Avukatlık kanununun sorunların çözümündeki anlamsızlığı konusunun sadece kimlik örneği ile sınırlı olduğu da düşünmüyorum. Esasında bakarsak Avukatlık Kanunu oldukça yeni ve neredeyse tamamen yeniden yazılmış bir kanun. Avukatlar ben bildim bileli kanunlarından şikayetçi oldular ve 2001 ve 2004 yıllarında da kanun büyük oranda onların istekleri doğrultusunda yenilendi. Peki bu tarihten önce olan hangi sorunumuz artık çözülmüş durumda?

Bir çok konunun çözümü için ilgili mevzuatın değişmesi gerçekten önemli bir adım ancak sanıyorum Avukatların sorunları ilgili mevzuatın değişmesiyle çözülebilecek noktayı aştı. Eğer yürütme mevzuatı dinlemiyor ve yargı da mevzuatı yasamanın amacı dışında yorumluyorsa ne yazık ki mevzuat değişiklikleri bir anlam ifade etmez hale geliyor.

Konuyu avukatların sorunları ile dağıtmak istemiyorum aslında, zira bu başlık altındaki konumuz Sayın Adalet Bakanının bir soru önergesine niçin yanıt vermediği. Ancak bence bu konu bile neticede gelip mevcut mevzuatın işlememesi noktasında tıkanıyor, zira soru önergeleriyle ilgili de Anayasamızda 98.madde mevcut ancak görüldüğü gibi buna rağmen "yanıtlamamak" bir tercih olabiliyor. Yani yine mevzuat eksikliği noktasında değil, mevzuatın uygulanmaması noktasında tıkanmış görünüyoruz.