Mesajı Okuyun
Old 28-04-2008, 22:31   #13
Av.Fahri ALİMOĞLU

 
Varsayılan

Konuya katkı sunan herkese teşekkürler. Şu hususun altını çizmek istiyorum. Soru sorabilenin önyargılarından bağımsız davranamadığını meslek yaşamımın tümünde gördüm. Bu ister hakim olsun, ister avukat. Sorularımız olaya ilişkin öngörümüzü ispat etme amacına dayalı olarak ortaya çıkıyor. Bazen onay istediğimiz sorular, bazen yönlendirdiğimiz sorular soruyoruz. Kısa bir anekdotla yanıtımı bağlamak istiyorum. Mahkeme başkanının sorduğu soruya "tanığı yönlendirdiği gerekçesi ile itiraz ettim. Doğal olarak kaale alınmadı. Sıra bana geldiğinde ben de yönlendirici tarzda soru sordum. Mahkeme başkanının "fahri bey siz DE yönlendiriyorsunuz" şeklindeki sözlerine "ama ben tarafım, siz değilsiniz" demek zorunda kaldım. Hoş değildi ama realite ne yazık ki şu;
Maddi gerçeğe neye mal olursa olsun ulaşma çabası içindeki hakim kural filan tanımıyor. Yine dosyayı okuduğu ilk anda edindiği izlenimin etkisinde kalan ve bu izlenimi inanca dönüşen hakim sonuna kadar bu inancını doğrulayacak beyanlar/deliller arıyor. Ve biz yani yargılamanın artık iyice gereksizleşen elemanları ne yazık ki sadece seyrediyoruz. Bana kalırsa hakimler susmalı.
Olayın başka bir boyutu daha var bence önemli olan. Yargılama içinde sanığa tanığa sorulması gereken herşeyi soran, tam bir tarafsızlık içinde soran, herşeyi olması gerektiği gibi yapan bir hakim düşünelim. Ki böyle hakimlerimiz de var elbette. Ama bunun da doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu tür hakimler de işini iyi yapan avukat ile işini savsaklayan avukat arasındaki farkı ortadan kaldırmaktadırlar. Artık iki taraf için de soracak bir şey kalmamış ve dolayısı ile iki tarafın da bu anlamda yapacağı bir şey kalmamıştır.
Hakimlerin susması, hem avukatların, hem de savcıların daha çok çalışmasını zorunlu hale getirecktir.
Saygılarımla