Mesajı Okuyun
Old 21-10-2008, 11:22   #3
Av_Ece Altunay Önal

 
Varsayılan karışık

Bir müvekkilin yurdışına çıkış yasağının kaldırılmasına ilişkin idare mahkemesine başvurma hazırlığı yapıyorum ancak son düzenlemelerden sonra ya ben artık altından kalkamıyorum ya da gerçekten arap saçına dönmüş. 18.10.2007 tarihli Anayasa Mahkemesi kararını defalarca okudum. İlk okumalarımda uluslararası sözleşmelerle bağlantı kurmuştum ve gayet mantıklıydı.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 4. Protokol
Madde 2
Serbest dolaşım özgürlüğü

1. Bir devletin ülkesi içinde usulüne uygun olarak bulunan herkes, orada serbestçe dolaşma ve ikametgahını seçebilme hakkına sahiptir.
2. Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeyi terk etmekte serbesttir.
3. Bu haklar, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlık ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler olarak ve yasayla öngörülmüş sınırlamalara tabi tutulabilir.
4. Bu maddenin 1. fıkrasında sayılan haklar, belli yerlerde, yasayla konmuş ve demokratik bir toplumda kamu yararının gerektirdiği sınırlamalara tabi tutulabilir.


SİYASİ VE MEDENİ HAKLAR
ULUSLARARASI SÖZLEŞMESİ
12. Madde
Seyahat özgürlüğü
1. Bir Devletin ülkesinde hukuka uygun olarak bulunan bir kimse, o ülke sınırları içinde seyahat etme özgürlüğüne ve yerleşeceği yeri seçme hakkına sahiptir.
2. Herkes kendi ülkesi de dahil, bir ülkeden ayrılmakta serbesttir.
3. Yukarıda belirtilen haklar, bu Sözleşmede tanınan diğer haklara uygun olarak ulusal güvenlik, kamu düzeni (ordre public), genel sağlık veya genel ahlak veya başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak için gerekli sebepler ile hukuken öngörülmüş sınırlamalar dışında hiç bir sınırlamaya tabi tutulamaz.

Vergi borcunun, maddede altı çizili unsurları tehdit ettiğini düşünmüyorum.

Bu maddeler ve benzeri unsurların bağlayıcılığı nedeniyle iptal kararı verilmiş iken, yeni bir düzenleme yapılıp yeniden kısıtlama mı getirilmiş oldu? 6183 sayılı kanunun 1.maddesi “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.” diyor.Burdan benim anladığım altı çizili kelimeler okunduğunda, devletin vergi alacaklarının bu kanun kapsamında olmadığı.
Müvekkilimin Türkiye'de iş imkanı kalmadı. Çalışabilmesi hatta borçlarını ödeyebilmesi için bir ülkede iş bağlantısı kuruldu, makinalar işçiler herşey hazır ama kendisi gidemediği için ekonomik gelişimini de sağlayamıyor. Bu durum Anayasa’nın 49. maddesine de aykırılık teşkil etmiyor mu sizce? Ekonomik gelişimini sürdüremeyen müvekkil açısından yasağın vergi borcunun ödenmesine yönelik bir yaptırımı olmuyor.
Yazarken bile karıştırmış ya da çok basit bir ayrıntyı gözden kaçırmış olma ihtimalim olabilir zira artık bu konu kafamda çorba gibi, nerden başlamam gerektiği konusunda fikirlerinize ve yorumlarınıza ihtiyacım var..Şimdiden teşekkürler