Mesajı Okuyun
Old 28-09-2010, 09:54   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan keskinbalta
teşekkürler çok faydalı bir karar
fakat iş gelip şikayetin süreye tabi olup olmaması (kamu düzeni)meselesine dayanıyor
ve merak ettiğim şey:
acaba ilamsız icra emrinin usulsüz tebligatının şikayet süresini kaçırmak yüzünden yerel mahkeme kararı bozulsa bile;
onun yerine öğrenme tarihinden itibaren süresi içerisinde borca itiraz edilmesi ve icra dairesince bu itirazın reddedilmesi işlemi yönünden şikayette de süre kaçırılmış mıdır?
baki kuru kitabında:
“Borçlunun usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin iptali için şikayet yoluna başvurmasına gerek yoktur. borçlunun ödeme emrini öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmesi gerekli ve yeterlidir.”


Sayın meslektaşım,

Öncelikle ifade etmek isterim, "İlamsız icra emri" cümlenizi, "İlamsız Takipte Ödeme emri" olarak değerlendiriyorum.

Ben şöyle düşünüyorum:

Usulsüz tebligat nedeniyle şikayet yoluna gitmeden "öğrenme tarihi" itibariyle doğrudan ilamsız takibe itiraz etmeniz halinde, muhtemelen itiraz süresi geçtiği için icra müdürü itirazınızı kabul etmeyecektir. Bu red kararı, yasaya uygun mudur? evet uygundur. Zira iptal edilmedikçe yapılan tebligat geçerli bir tebligatın sonuçlarını doğurur ve icra müdürünün süresi dışında yapılan itirazı reddetmek zorunluluğu vardır. Bu bağlamda itiraz dilekçesinde "ödeme emri usulsüz tebliğ edilmiştir!" denilmedikçe salt itirazı red kararını şikayet etmeniz, doğru olan bir kararı şikayet etmeniz anlamına gelir ve icra hakimi süre yönünden itirazı red kararını bozamaz. Ancak, icra hakimi huzuruna gelen dosyada görevinden ötürü dikkate alması gereken bir husus olursa, onu re'sen karara bağlamakla yükümlüdür. Mesala, alacaklının takip ehliyetinin olup olmadığı re'sen nazara alınması gereken bir husustur.

İşte bu noktada usulsüz tebligatın re'sen nazara alınıp alınmayacağı da önem arz edecektir. Usulsüz tebligatın re'sen nazara alınamayacağına dair Yargıtay kararının olduğunu hatırlıyorum, esasen ilk mesajımda eklediğim Talih Uyar'a ait eserde de bu yönde açıklamalar vardır. Hatta orada aynen:

Alıntı:
Bu konuda icra mahkemesine ayrı bir şikayette bulunmayan borçlu, icra mahkemesine -süresinden sonra- yaptığı «borca itiraz»ında da, «ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğunu» ileri sürebilir.
Bu takdirde, icra mahkemesinin önce «ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olup olmadığını» incelemesi ve tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğunu saptaması halinde, «borçlunun borca itiraz sebeplerini irdelemesi» gerekir.[21]
denilmekte ve sizin sorduğunuz soruya kanaatimce cevap da vermektedir. (Not: Talih Uyar'ın kitabında atıf yaptığı Bknz: 12. HD. 10.5.2005 T. 7253/10199; 5.7.2004 T. 13800/17788; 1.7.2004 T. 13983/17365nolu kararları ben Kazancı İçtihat Programında bulamadım!, bulabilen arkadaşlar eklerse sevinirim)

Bu itibarla Sayın Baki Kuru da, mesajınızda yer verdiğiniz o ifadeleri belki bu amaçla yazmış olmalıdır, düşüncesindeyim. (Not: Ancak Baki Kuru, İcra-İflas hukuku El Kitabı isimli kitabının 123. sayfasında yazdığınızın aksine, "öğrenmeden itibaren süresinde itiraz edip, usulsüz tebligatı şikayet etmemesi halinde, "itiraz etmemiş sayılır ve takip kesinleşir." demektedir. )

Neticede, mevcut görüşlere göre borçlunun bir şekilde yanlışlıkla icra hakimliğine (!) yaptığı itirazında (Hakim, hukuku re'sen uygular! kuralı gereği bu itiraz şikayet olarak değerlendirilecektir...) ya da doğrudan İcra hakimliğine yönelttiği şikayetinde, "ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmiş olduğunu" ileri sürmüş olması zorunludur. Bu ilk durum aslında bir nevi itirazın yanlış merciie yapılması ve itiraz dilekçesinin aslında şikayet dilekçesi olarak re'sen nitelendirilmesi olarak da değerlendirilebilecek bir durumdur. Yoksa İcra hakimi usulsüz tebligatı re'sen nazara alamayacaktır. Yani icra müdürlüğüne itiraz edip, itirazın reddi halinde bu kararı şikayet etmeniz halinde kanaatimce İcra hakimi usulsüz tebligatı re'sen nazara alamayacaktır.