Mesajı Okuyun
Old 17-11-2009, 23:08   #3
mervee

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hgeser
saygı değer hukukçular...

Ceza hukukunun farklı bakış açılarıyla bakarak, ihtimaller dahilinde değerlendirerek çok daha zevkli olduğu bir gerçek. Bu bağlamda küçük bir örnek üzerinden tartışma açmak istiyorum. aslında basit bir cevabı var gibi ama ben çıkamadım içinden.

Bilindiği gibi ceza kanunumuzun neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralamayı düzenleyen 87. maddenin 1. fıkrası e bendinde "Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğun vaktinden önce doğması", 2 fıkrası e bendinde ise "Gebe bir kadına işlenip de çocuğun düşmesine" neden olunmuşsa cezanın artırılarak verileceği hükme bağlanmış. 1. fıkrada çocuk erken ama sağ doğuyor, 2.sinde ise ölü doğuyor. Yani korunan hukuksal yarar açısından çocuğun sağlığına yönelik tehlike de cezanın artırıcı nedeni olmakta. Ancak ya çocuk anne rahmindeyken anneye yapılan bir müessir fiil neticesinde çocuk zamanında fakat zihinsel engelli ya da sakat doğarsa ve fiiille netice arasında tabii ki illiyet bağı kurulabiliyorsa? Bu hal iki hüküm kapsamına da alınamaz. Çünkü çocuğun doğum zamanına yönelik bir etkiye neden olmuyor eylem. Ayrıca md. 81'de kasten öldürme "Bir insanı kasten öldüren kişi..." denilerek suçun tam ve sağ doğmuş bir kişiye yönelik olabileceği zımmen belirtilmiş. Fakat kasten yaralama suçunda "Kasten BAŞKASININ vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi..." denilmktedir. 1. sorun acaba burada "başkası" derken de doğmuş bir insandan mı bahsedilmektedir? Yani bu suç anne karnındaki bir cenine karşı da işlenebilir mi? Tck md. 100'de de çocuk düşürme suçu hükme alınmış. Burada suçun mağduru anne karnındaki cenin. Ancak ceza hukukundaki kıyas yasağı beni engelliyor. Cenine yönelik hareketi kasten -ya da manevi unsura göre taksirli- yaralama kapsamına alabilir miyiz? Zaten yapılan eylem anne karnındaki cenine değil anneye yönelik. Eğer cenine karşı bu suç işlenemiyorsa sakat doğumuna neden olan failin cezalandırılamaması sonucu çıkar ki bu da adalet bilinciyle bağdaşmıyor. 2. sorun da tam bu noktada başlıyor. Yukarıda belirtilen 87. maddenin ilgili fıkra ve bentlerindeki cezayı artırma nedeni çocuğun da zarar görmesi. Ancak "o halde burada da çocuk zarar görmekte, artırım olmalı." diyemiyorum. Yine kıyas yasağıyla karşılaşıyorum.

Bu konudaki fikirlerinizi öğrenebilir miyim? Sizce nereyi atlıyorum?
sayın hgeser bu konuda bende cok dusunmüştüm böyle bir dosya ile karşılaşmıştım,doktor anne adayına iyi olduğunu söylüyor ve kadını evine yolluyor aksam üzeri erken doğum oluyor (kadın 6 aylık hamile) ve çocuk kurtarılamıyor...ceza kanununda kasten insan öldürme suçu için anne kanındaki cenin kişi sayılmadıgından,suc sadece annenın yasamında ibaret kalıyor ve insan yaralama suçuna konu oluyor halbuki ceninin ölüp ölmediğiyle ilgilenilmiyor cenine karşı suç olusmuyor bana göre bu da kasten ya da taksirle insan öldürmeye girmeli sonuçta bir canlının yaşam hakkını elinden alıyorsun bu konuda herhangi bir yargıtay içtihadı bulamadım avrupa insan hakları mahkemesinde bu konu üzerinde değişik görüşler var görüş birliğine varılmamış henüz... TCK 99 100 md ler kapsamında 10 haftadan sonra çocuğun rıza ile ya da rıza dışı yasamına son verilmesi suc kapsamında çünkü cocuk artık anne karnında tamamen oluşuyor...yukarda belirttiğim davada da sadece mesleği ihmalden ceza veriliyor,cenin kişilik kazanmadan yani doğmadan öldüğü için bu kapsama alınmıyor...medeni kanuna göre cenin anne karnında sağ ve tam doğmak koşuluyla hak ehliyetini kazanıyor örn,mirasçı olabiliyor.ne yazık ki bu hüküm ceza kanununa uygulanamıyor.aslında bu konu üzerinde çok tartışılması gereken bir konu
teşekkürederim