Mesajı Okuyun
Old 30-07-2020, 16:24   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Av.Hatun Olguner'in yayınladığı karar kapatılan 18.HD.sinin görüşünü yansıtmaktadır. 2020 yılı ve daha önceki yıllar için Yargıtayca çıkartılan Daireler Arası İş Bölümü kararına göre gerek soybağı ve gerekse nüfus kaydının düzeltilmesi davalarının bakılacağı daire 8.HD. olup, benim görüş yazımda ifade edilen husus 8.HD.sinin görüşü ile uyum içindedir. Bu yönden önceki görüşümde ısrarlıyım.

Diğer yandan,annenin mirasçısı yoksa TMK.nun 501 m.göre son mirasçı devlet olduğundan, anne ile ilgili davada husumet Nüfus idaresi ile birlikte Maliye Hazinesine yöneltilir.Aile mahkemesinde görülecek soybağı davasında Hakimin resen Asliye Hukukun görevine giren anne adının düzeltilmesi yönünden de araştırma yapıp karar vermesi imkanı düşünülemez. Soybağı davası ile nüfus kayıt düzeltilmesi davasının aynı anda açılacağına dair bir zorunluluk mevcut değildir.Anne ile ilgili dava sonradan da açılabilir veya hiç açılmayabilir.Açılmazsa mevcut kayıt aksi sabit oluncaya kadar geçerliliğini muhafaza eder. Diye düşünüyorum.

8. Hukuk Dairesi 2017/8994 E. , 2019/3689 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : ... vd.
DAVA TÜRÜ : Anne Ve Baba Yönünden Nüfus Kaydı Düzeltilmesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Dava dilekçesinde, amcası ... ile onun eşi Hadice üzerine kayıtlı davacının mevcut kaydının iptali ile gerçek annesi ... ile babası ... nüfusuna tescil edilmesi istenilmiş, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkemenin gerekçeli kararı davalı ... Müdürlüğüne usulüne uygun tebliğ edilmeden hatalı tebligat esas alınarak kesinleştirilmiş olduğundan kesinleşme şerhi kaldırılarak temyiz incelemesi yapılmıştır.

Davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, nitelendirmesi hakime aittir. Davacı bu dava ile annesi ..., babası ... olduğu halde, nüfus kaydında babası ..., annesi ise ... gibi tescil edildiğini bildirerek, adı geçenlerin nüfus kaydındaki anne ve baba adlarının iptali ile gerçek anne ve babası olarak düzeltilmesini istediğinden, davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki mevcut nüfus kaydındaki anne ve baba kaydının iptali, ikincisi ise gerçek anne ve baba üzerine kayıt istemidir.

Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarihli 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur.

Davacının, çocukların gerçek ana babası üzerine kayıt istemi ise anne ve baba arasında evlilik ilişkisi olmadığından baba yönünden soybağının düzeltilmesi davasıdır. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Esasen soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir. Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir.

Hal böyle olunca davacının mevcut kayıttaki anne ve baba adının iptali ile gerçek anne ve babasının hanesine kaydedilmesi davasında davacı ile gerçek babası ... arasında soybağı kurulacaktır. Bu haliyle davanın soybağı davası olarak nitelendirmesi gerekir.

Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup aile mahkemelerinin görevi kapsamındadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise asliye hukuk mahkemesinde bakılır.

Davada, davacının gerçek babası ... hanesine tescili istemi Türk Medeni Kanunu'nun 301 ve devamı maddelerinde düzenlenen babalığın tespiti istemine ilişkin olup, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4.maddesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK.118-395) kaynaklanan bütün davalarda aile mahkemesinin görevli olduğunun hükme bağlandığı ve aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerektiği dikkate alındığında, babanın ... olduğuna ilişkin davanın tefrik edilerek davaya aile mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmelidir. Mevcut kayıtların iptali ile annesi Vahibe üzerine tescili isteminde ise; davacının amcası ve yengesi üzerindeki yanlış kaydın iptali ile Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 23. maddesinin 1. fıkrası içeriğine göre gerçek annesinin bekarlık hanesine tesciline karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı kararın verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 04/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.