Mesajı Okuyun
Old 12-07-2007, 09:13   #8
dinamik

 
Varsayılan zaman aşımı süresi bumudur

Sağlık Kurulu tarafından verilen raporla bedensel zarar belirlenmiş olup, kesin rapor tarihinden başlayarak yasal süre geçmeden açılan davada zamanaşımından söz edilemez.Davacının kesin rapor tarihinden itibaren iki yıl (2918 sayılı yeni yasaya göre beş yıl) geçmeden açtığı trafik kazasından doğan bedensel zarara ilişkin tazminat davasında zamanaşımından söz etmek mümkün değildir. Sağlık Kurulu tarafından verilen raporla davacının %29 beden gücünü kaybettiği kesinlikle tespit edilmiş ve ancak bu rapor tarihinde bedensel zarar kesinlikle belirlenmiştir. Bu bakımdan davacının kesin rapor tarihinden itibaren iki yıl (yeni yasada beş yıl) geçmeden açtığı bu davada zamanaşımından söz edilemez. (Yasa HD. 1981/6-813 , no:194)

4. HD. 7.5.1984 gün 67/662 sayılı kararı :
Zamanaşımı, zararın tamamen ortaya çıktığı tarihte başlar.

Olay 31.7.1975 günü meydana gelmiştir. 26.8.1975 günlü raporda davacıda parçalı kırık tespit edildiği, bir buçuk ay sonra tekrar kontrolü gerektiği bildirilmiş, 17.10.1975 günlü raporda ise tekrar bir ay sonra kontrol gerektiği tespit olunmuştur. Her ne kadar 9.12.1976 günlü raporda davacının bir ay iş ve gücünden kaldığı, altı haftada iyileştiği bildirilmiş ise de gerçek durum olan %10.1 beden gücü kayıp oranı 4.7.1977 tarihinde tespit olunmuştur. Dava ise 29.8.1978 tarihinde açılmış olduğundan zamanaşımı gerçekleşmemiştir. (Uygur, c.I, sf. 967)


4. HD. 15.9.1987 gün 2459/6366 sayılı kararı:
Henüz kesin rapor alınmadan çalışma gücünün kaybı ya da azalmasına ilişkin istem saklı tutularak açılan davada davanın içeriğine aykırı bir yorum yoluyla hüküm kurulamaz.
Davacı tarafından 6.8.1980 tarihli dilekçeyle açılan davada (henüz kesin rapor alınamadığı içinçalışma gücünün kaybı ve azalmasına ilişkin istek saklı tutularak) sadece çalışamayıp yattığı günlere ilişkin maddi tazminat, tedavi giderleri ve manevi tazminat istenmiştir. Mahkemenin, dava dilekçesinin içeriğine aykırı olarak yorumlayıp yazılı şekilde hüküm kurmasında isabet bulunmamaktadır. Yapılacak iş, çalışma gücünün azalmasından kaynaklanan ve iktisadi geleceğin ihlalinden doğan zarara ilişkin tazminat davasına ait tarafların iddia ve savunmalarını inceleyip sonucuna göre karar vermekten ibarettir. (Yasa HD. 1988/2-238 , no:119)

4. HD. 7.2.1989 gün 11103/1026 sayılı kararı:
Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararlarda zamanaşımı süresi kesin teşhisten, özellikle sürekli sakatlığa ilişkin kesin raporun öğrenilmesinden sonra işlemeye başlar.
Borçlar Kanununun 60. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi, zararın ve tazmin yükümlüsü kişinin öğrenildiği tarihten işlemeye başlar. O halde, bir yıllık sürenin işlemeye başlaması için, herşeyden önce zarar görenin, zarar verici fiil ve olayı değil zararı öğrenmesi gereklidir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Zararın mahiyet ve şumulü anlaşılmadan mutlaka haksız eylem tarihinden itibaren bir yıl içinde dava açılması gerektiği yolunda bir görüş, Borçlar Kanunu’nun 60.maddesinin “zararı öğrenme” kavramına uygun düşmez. Bu nedenledir ki, İsviçre Federal Mahkemesi gibi Yargıtay da, vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararlarda bir yıllık zamanaşımı süresinin ancak kesin teşhisten, özellikle sürekli sakatlığa ilişkin kesin raporun öğrenilmesinden sonra işlemeye başlayacağını kabul etmektedir.

13. HD. 2.3.1998 gün 10172/1882 sayılı kararı:
Bedensel bütünlüğün bozulmasına ilişkin dava konusu zarar, Adli Tıp Kurumu kesin raporunun okunduğu oturum gününde öğrenilmiş olacağından, zamanaşımı süresi de bu tarihten başlayacaktır.
Davacının olayı ve sorumluları önceden bilmesine karşın, beden bütünlüğünün bozulmasına ilişkin davaya konu olan zararını, Adli Tıp Kurumu’nun kesin raporunun okunduğu oturum gününde öğrenmiş olduğunun kabulü gerekir. Zamanaşımı süresi de bu tarihten işlemeye başlayacaktır. (İBD, 2000/1-2-3, sf. 268)