Mesajı Okuyun
Old 20-01-2009, 16:59   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 1994/4-14
K. 1994/44
T. 14.2.1994
• AVUKATIN HAKİME HAKARETİ ( Savunma sınırı )
• HAKİME HAKARET
• HAKARET ( Görevli hakime )
• SAVUNMA SINIRI ( Hakime hakaret )
• İHTİYATİ TEDBİR ( Hakime hakaret )
765/m.266/1
ÖZET : Aynı delillere dayanılarak hukuki sonuçlan farklı iki ayrı karar verilmesini, dosyaların yeterince incelenmesine ve hakimlerin taraflı davranmalarına bağlayan sanığın; bu durumu açıklamak için suça konu "Vukufiyetsizlik, tarafsızlık, adaletsizlik ve görevi savsama" sözlerini kullandığı; kullandığı sözlerle iddiasını vurgulayıp dikkat çekerek talebinin kabulünü sağlama çabasında olduğu saptandığına göre; bu oluşta müsnet suçun unsurları yoktur.

DAVA VE KARAR : Görevli Hakimlere hakaret suçundan sanık İbrahim Ceylan'ın TCK.nun 266 ncı maddesinin 1. fıkrasının 3. bendi uyarınca ( iki kez uygulanmıştır. ) Sonuçta 12 ay hapis ve 40.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Sakarya Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.9.1992 gün ve 51/179 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen;

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 9.2.1993 gün ve 1992/8165-1993/634 sayı ile;

"... Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak: Sanığa yükletilen eylemler Sulh Hukuk Mahkemesince avukat olarak verdiği yargıcı red ve ihtiyati tedbir kararlarına itiraz dilekçelerinde yargıçlara "vukufiyetsizlik, tarafsızlık, adaletsizlik görevi savsama" gibi sözcükler kullanarak sövmekten ibarettir.

Sanığın bu suçlamaları olaylarla bağlantı kurarak yargıçların adaletsiz ve dosyaları incelemeksizin karar verdiklerini belirtmek için yazdığı C.Y.Y.nın 23. maddesine göre yargıçların yansızlığını yansıtma olgusuyla kullanılan bu sözcükler arasında zorunluluk ilişkisi bulunduğu ve böylece eyleminin hukuka uygunluk nedeni olan TCK.nun 486. maddesinin sınırları içinde kaldığı gözetilmeden hüküm kurulması" isabetsizliğinden üye M. Dinç'in oluşa, dosya içeriğine delillere ve gerekçeye göre mahkemenin ulaştığı sonuç usul ve yasaya uygun bulunduğundan hükmün onanması gerektiği görüşü ile sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum" biçimindeki karşı oyuyla kararı bozmuştur.

Yerel Mahkeme ise 8.4.1993 gün ve 89/68 sayı ile;

Hakimlere yönelik olarak dilekçelerde kullanılan söz sıfat ve atıflar dava ile ilgili olmayan savunma sınırlarını aşan yazı ve sözlerdir.

Bu nedenle sanığın kasıtlı olarak kullandığı sözlerin savunma sınırlan içinde kaldığı söylenemez" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.

Bu hüküm de sanık ve C. Savcısı tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya Yargıtay C. Başsavcılığının onama istekli 7.1.1994 gün ve 4/58812 sayılı tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI:

İncelenen dosyaya göre;

Avukat olan sanığın davacılar vekili sıfatıyla Sulh Hukuk Mahkemesine verdiği hakimi red ve yeniden tedbir kararı verilmesi istemlerini içeren 25.8.1989 ve 29.8.1989 günlü dilekçelerde görevli hâkimlere yönelik olarak "Vukufiyetsizlik, tarafsızlık, adaletsizlik ve görevi savsama" gibi sözcükler kullanmak suretiyle onlara hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık sarfedilen bu sözlerin hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.

Dosyanın incelenmesi sırasında bir kısım Üyeler "Sanık, mağdur hâkimleri idari yönden şikayet etmiştir. Bu şikayetlerin sonucu merciinden araştırılıp bundan sonra karar verilmesi gerekir." biçimindeki açıklamalarla hükmün eksik inceleme yapılması nedeni ile bozulması yönünde görüş bildirmişlerse de, yapılan oylama sonunda soruşturmanın genişletilmesine gerek olmadığına oyçokluğu ile karar verilip, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

İncelenen maddi olayda sanığın istemi doğrultusunda konulan tedbir kararının delillerde bir değişiklik olmadığı halde kaldırılmasına karar verilmiştir.

Aynı delillere dayanılarak hukuki sonuçları farklı iki ayrı karar verilmesini dosyaların yeterince incelenmemesine ve hakimlerin taraflı davranmalarına bağlayan sanığın, bu durumu açıklamak için suça konu sözleri kullandığı, kullandığı sözler ile iddiasını vurgulayıp dikkat çekerek red talebinin kabulünü sağlama çabasında olduğu saptandığına göre bu oluşta müsnet suçun yasal unsurları yoktur.

Bu itibarla yerel mahkeme direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri "direnme hükmünün haklı nedenlere dayandığını belirterek Onanması" yönünde oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün isteme aykırı olarak ( BOZULMASINA ) oyçokluğu ile karar verildi.